2013-2015 Yıllarına Dair Hatıralar: Süreçten Sürece Alınan Dersler
2025-01-12
Yazar: Mehmet
Politika Kolektifi
2015 yılında Dolmabahçe'de AKP ve HDP temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda Kürt sorununa ilişkin bir mutabakat metni imzalanmıştı. 2013'te başlayıp hükümet ile PKK arasında müzakerelere dönüşen bu ‘tarihsel’ adım, Erdoğan'ın çözüme gitme isteğini belirttiği bir dönemdi. Ancak, süreç kısa süre sonra Erdoğan’ın bu mutabakatı değerlendirmeyerek çözüme yönelik sürecin ‘buzdolabına’ kaldırıldığını duyurmasıyla sona erdi. 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP, birinci parti olmasına rağmen tek başına iktidarı elde edemedi. Bu, ülkenin karanlık bir döneminin başlangıcını işaret eden bir kırılma noktası oldu. MHP lideri Bahçeli’nin koalisyon tekliflerini reddetmesiyle birlikte, Erdoğan, 1 Kasım seçimlerini duyurarak ülkeyi daha da kanlı bir döneme sürüklemişti. İttifaklar bu süreçte kuruldu, ancak Kürt hareketi, bağımsızlık ilanlarıyla çatışmaları tırmandırarak içindeki belirsizliği artırmıştı.
Oslo süreci, 2009’da başlayan PKK ve MIT arasında yapılan görüşmelerle şekillenmişti. Bu görüşmelerin amacı, silahlı mücadeleyi sona erdirerek demokratik bir çözüm yolu açmaktı. Ancak, AKP'nin iktidarını pekiştirmek için bu sürecin bir araç haline getirildiğini unutmamak gerekir. Rojava'daki gelişmeler ve Kürt güçlerinin bölgedeki varlığı, Türkiye'deki çözüm sürecinin seyrini etkileyen başka bir faktör oldu. 2014'te IŞİD’in Kobane’ye saldırması, Türkiye'deki Kürt hareketinin yeniden harekete geçmesine yol açtı ve Türkiye'deki Kürt inisiyatifiyle ABD'nin desteği bu süreçte önem kazandı.
Oslo görüşmelerinin ardından başlayan süreç, 2011’de yoğunlaşan çatışmalarla kesintiye uğradı. 2011 genel seçimleri öncesinde yapılan askeri operasyonlar, Kürt hareketinin işbirliği sürecini zayıflattı. Özellikle 2014 yılında Kobane olayları sırasında, çeşitli protestolar ve patlamalar Türkiye’nin dört bir yanında yaşandı. Bu olaylar, hem iç siyaseti hem de Kürt meselesinde çözüm sürecini derinlemesine etkiledi.
2015’te bir mutabakat sağlansa da, bu süreç hemen ardından bozuldu. 7 Haziran seçimlerinde HDP'nin aldığı %13'lük oy oranı, AKP'nin tek başına iktidar olma hevesini boşa çıkarmıştı. Ardından gelen 1 Kasım seçimlerine, yine AKP ve MHP’nin oluşturduğu islamcı-milliyetçi cephe ile girilmesi, ülkenin içinde bulunduğu karmaşık durumu daha da derinleştirmişti.
Gezi Parkı eylemleri, sistemin bir parçası olarak AKP'nin baskı mekanizmalarını artırmasına ve otoriterleşmesine sebep oldu. Bu süre zarfında, devletin çeşitli güçleri, toplumsal muhalefeti bastırmak için mobilize oldu ve HDP, bu çatışmaların merkezine oturmuştu.
Sonuç olarak, 2013-2015 yılları arasındaki çözüm sürecinin getirdiği dersler, siyasi aktörlerin birbirleriyle olan ilişkilerine, kargaşanın ve savaş stratejilerinin belirleyici etkisine, ve toplumsal barış arayışlarının nasıl hayata geçirileceğine işaret ediyor. Bugün bu sürecin deneyimlerinden yola çıkarak, daha sağlam ve demokratik bir çözüm arayışının yeniden gündeme gelmesi umuduyla yol alınıyor.