Dünya

ABD-Çin Ticaret Savaşı: Nereye Gidiyoruz?

2025-04-22

Yazar: Fatma

Ticaret Savaşının Gölgesinde Ekonomik Kriz!

ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı, küresel ekonominin belkemiğini oluşturmaya devam ederken, iki ülke de derin bir ekonomik ayrışmanın eşiğine gelmiş durumda. Gelirlerin azalması ve ithalat tarifelerinin artması, bazı ürünlerin fiyatlarında çarpıcı artışlara yol açabilirken, bazı ithal ürünlerin tamamen piyasadan çekilmesine bile sebep olabilir. Kritik sektörlerdeki tedarik zinciri aksamaları, özellikle otomotiv ve teknoloji alanlarında ciddi sorunlar yaratabilir. Eğer yıl sonuna kadar enflasyon %4'e ulaşır ve işsizlik oranı %5-6'ya yükselirse, ABD ekonomisi resesyona sürüklenebilir.

Kötü Senaryo: Güven Krizi ve Sermaye Kaçışı!

Daha olumsuz bir senaryo ise ABD yönetimine olan güvenin sarsılmasıyla birlikte uzun vadeli sermaye çıkışları ve ödemeler dengesi krizini gündeme getirebilir. Son veriler, bu tehditlerin ciddiyetini artırıyor. 2 Nisan'dan bu yana ABD doları, Euro karşısında 0.93 seviyesinden 0.88’e gerilemişken, Hazine tahvil faizleri de 50 baz puan yükseldi. Aynı dönemde S&P 500 endeksi, yıl başından bu yana %7.6 değer kaybetti. Bu göstergeler, sermaye kaçışının başladığını açıkça ortaya koyuyor.

Çin'in Yanıtı: İç Pazar Destekleme Stratejileri!

Çin, ithalat tarifeleriyle gelen olumsuz etkileri iç talep artırıcı teşviklerle kısmen telafi etmeye çalışıyor. Zira, Çinli sanayi şirketlerinin gelirlerinin %81'i iç satışlardan sağlanıyor ve ABD'ye yapılan ihracat, toplam iç pazarın yalnızca %2.7'sini oluşturuyor. Bu nedenle, iç pazar Çin ekonomisinin temel dinamiklerinden biri olmayı sürdürüyor. Nisan sonunda yapılacak Politbüro toplantısında, Çin hükümetinin KOBİ’lere ve ihracatçılara yönelik sübvansiyon ve destek paketlerini artırması bekleniyor. Ancak, dış kaynaklı belirsizliklerin devam etmesi, firmaların ve tüketicilerin borçlanma ve yatırım konusundaki temkinli davranmalarına yol açabilir.

Yeni Ticaret Dinamiklerinin Ortaya Çıkışı!

Tırmanan ticaret savaşı, ABD ve Çin'in ticaret ortaklarını da yeniden strateji geliştirmeye itiyor. Bu ülkeler, ya kendi sanayilerini koruma yoluna gidecek ya da düşük tarifelerden faydalanmak için ABD politikasına yakın durmayı tercih edecek. İkinci seçenek, ASEAN gibi bölgeler üzerinden yön değiştirme faaliyetlerini azaltabilir. Pekin ise çok taraflı ticaret sistemini destekleyen ihracat odaklı ülkelerle (Japonya, Güneydoğu Asya ve Avrupa) ilişkilerini onarmaya çalışabilir. Ancak bu stratejinin başarılı olabilmesi için Çin’in, ticaret ortaklarının dampingle ilgili endişelerini giderme ihtiyacı var ki bu da Çin’in kendi ihracatı üzerinde kota ya da asgari fiyat sınırlamaları getirilmesini gündeme getirebilir.