ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel, günlük basın brifinginde İsrail'in Suriye'deki son askeri hamlelerini değerlendirdi. Patel, Beşar Esed rejiminin çökmesinin ardından İsrail'in Suriye'de yürüttüğü saldırılar ve işgallerin ABD hükümeti nezdindeki yankılarını tartışmaya açtı.

Sözcü Yardımcısı, 'Biz, İsrail ve Suriye arasında kalıcı bir istikrar görmek istiyoruz. İsrail, bu tür eylemlerin geçici olduğunu belirtmiştir.' dedi. Esed sonrası dönemde bölgedeki güç dengesizliğinde İsrail'in sınırlarını korumak amacıyla geçici askeri adımlar attığını savunan Patel, 'İsrail’in kendini savunma hakkı vardır, ancak bizim üzerinde çalışmaya devam ettiğimiz konu, BM'nin Gözlemci Kuvveti'nin kritik rolünü destekleyerek bölgedeki istikrarı sağlama çabasıdır.' ifadesini kullandı.

Patel, İsrailli yetkililerin söz konusu bölgede uzun süre kalacakları yönündeki açıklamalarının ardından, bu askeri eylemin 'geçici' olduğuna inandıklarını belirtti.

İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırıları ve işgali

Suriye’de 27 Kasım’da şiddetlenen çatışmaların ardından 8 Aralık’ta 61 yıllık Baas rejiminin çökmesiyle eş zamanlı olarak İsrail ordusunun Suriye’ye düzenlediği saldırılar tırmandı. Rejim ordusuna ait askeri altyapı ve imkanları imha etmeye başlayan İsrail, Suriye toprakları olan Golan Tepeleri’ndeki işgalini genişletti.

Golan Tepeleri civarındaki tampon bölgeye giren İsrail ordusu, işgali daha ileriye taşıyarak başkent Şam’a 25 kilometre kadar sokuldu.

İsrail, Suriye’ye ait Golan Tepeleri'ni 1967’den bu yana işgal altında tutuyor. 1974'te imzalanan Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması ile tampon bölge ve silahlandırılmamış bölgenin sınırları belirlenmişti. Ancak günümüzde, bölgedeki istikrarsızlık ve sürekli devam eden çatışmalar, bu anlaşmanın geçerliliğini sorgulamaktadır.

ABD’nin bu süreçte İsrail'in güvenliğini destekleme taahhüdü, Ortadoğu'daki dinamikleri değiştirme potansiyeline sahip. Ancak, Suriye'de yaşanan gelişmelerin ve artan yabancı etki alanlarının, bölgedeki dengeyi nasıl etkileyeceği merak edilen bir konu. Bu durum, uluslararası toplumun dikkatini çekerken, stratejik hamlelerin ve diplomatik müzakerelerin önemi de giderek artıyor.