ABDli senatörler Chris Van Hollen ve Lindsey Graham, Suriye'nin kuzeyindeki durumla ilgili endişelerini dile getirerek, Türkiye'ye karşı bir yaptırım tasarısını ABD Senatosu'na sundular. Bu tasarı, 2024 Türk Saldırganlığıyla Mücadele Yasası olarak adlandırıldı.

Senatör Van Hollen ve Graham, yaptıkları ortak açıklamada, Türkiye'nin desteklediği güçlerin Suriyeli Kürt ortaklara yönelik saldırılarının bölgesel güvenliği tehdit ettiğini ve IŞİD'in yeniden dirilişini önleme çabalarına zarar verdiğini belirttiler. Özellikle ateşkesin sağlanmaması durumunda Türkiye'ye yaptırımlar uygulanmasını öneren bu yasa tasarısının, daha önce 2019 yılında yine aynı isimler tarafından sunulan bir tasarıyla benzerlik gösterdiği vurgulandı.

Kalıcı Ateşkes ve Silahsız Bölge Şartı!

Van Hollen ve Graham, Ankara'nın kalıcı bir ateşkes ve silahsızlandırılmış bölge şartlarını hemen kabul etmemesi durumunda yaptırımların hayata geçebileceğini belirtti. İki senatör, bu adımların Suriyeli Kürtleri desteklemek ve bölgedeki istikrarı sağlamak açısından kritik önem taşıdığını ifade etti.

Cumhuriyetçi Senatörlerden Sert Eleştiriler

Cumhuriyetçi Senatör John Kennedy de Suriye'nin kuzeyindeki gelişmelere dikkat çekti ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sert eleştirilerde bulundu. Kennedy, Erdoğan'ın Kürtlerden nefret ettiğini söyleyerek, Türkiye’nin sınırındaki silahlı grupların artışına ve Türkiye'nin Suriye'yi işgal girişimlerine dikkat çekti.

ABD'nin Yaklaşımı Sıkılaşıyor

Bu gelişmeler, ABD'nin Türkiye'ye karşı tutumunu daha da sertleştirdiğini gösteriyor. ABD yönetiminin, bölgedeki istikrarı sağlamak ve Kürt güçleri desteklemek adına Türkiye'ye karşı daha belirgin bir duruş sergilemesi bekleniyor.

Bununla birlikte, uluslararası ilişkilerdeki gerginliklerin artması, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri arasında daha fazla gerilime neden olabilir. ABD'nin Suriye politikası, hem IŞİD ile mücadelede hem de bölgedeki Kürt güçleriyle olan ilişkilerde kritik bir öneme sahip.

Uzmanlar, bu yaptırımların sadece iki ülke ilişkilerini değil, aynı zamanda bölgedeki genel güvenlik durumunu da etkileyebileceği konusunda uyarıyorlar.