Dünya

Ahlaklı Esnafa Mektubum

2024-11-19

Yazar: Ayşe

Sosyal medyada gezerken, Almanya'da yaşayan bir gurbetçi kadın ile İstiklal Caddesi’nde yapılan röportaja denk geldim. Kadının dikkat çekici bir sözle tespitini aktarmak istiyorum: "Almanya'da zammı sadece devlet yapar, esnaf değil. Bir yerde çay 10 lira, benzer bir başka mekanda 40 lira. Aynı malı aynı fiyata almıyorlar mı? Fiyatları kafalarına göre nasıl belirleyebiliyorlar?"

İşte bu noktada gerçek bir sorun var. Ülkemizdeki bir yandan reel enflasyon, diğer yandan ise keyfi enflasyon gerçeğiyle karşı karşıyayız. “Hazır fiyatlar yükselmişken bir voleyi ben de vurayım” anlayışı mevcut fiyatları katlayarak artmasına neden oluyor. Her dükkanın önüne mali denetçi, polis, zabıta koymak mümkün değil. Bu mücadele, tamamen insanların içindeki ahlak ve vicdan ile sağlanabilir. Ahlaki değerlere sahip olmayan birinin ticari ahlakı nasıl olabilir ki?

Geçmişte esnaf kendi kendini denetlerdi. Bu denetim, meslek gruplarının kendi loncaları tarafından sağlanırdı. Örneğin, bir ayakkabıcı kalitesiz veya aşırı pahalı ürün sattığında, bu durum hemen dükkanının damına yansır ve loncadan atılması demek olurdu. İşte bu nedenle "pabucu dama atıldı" deyimi türetilmiştir.

Namuslu, dürüst, ahlaklı esnafa sesleniyorum: Aranızda fırsatçılık yapanların pabucunu dama atın ki, vatandaşın gözündeki “mesleğin itibarı” kurtulsun.

Kaçak elektrik konusuna gelecek olursak, son zamanlarda kaybettiğimiz üç Güneydoğulu vatandaşın kaçak elektrik tesisatı kurmaya çalışırken akıma kapılarak hayatını kaybettiğini yazmıştım. Yeni bir gelişme olarak, Dicle Elektrik, Şanlıurfa'nın Harran ve Viranşehir ilçelerinde tarımsal sulamada kullanılan 15 kaçak trafonun el konulduğunu duyurdu. Bu trafoların toplam gücünün 2.200 KVA olduğunu bildirdi. Yani, bu kaçak trafolar sayesinde bir ilçe kadar kaçak elektrik sistemden çalınmış. Bu kişiler, tarlalarını kaçak elektrikle suladıktan sonra, kayyum protestosunda polis taşlayıp “Hak, hukuk, adalet, özgürlük” sloganları atabiliyor.

Sizin özgürlük anlayışınız devletin malını çalıp çırpmak, başkalarının emeğini gasp etmek mi? Bu nasıl bir anlayış? Bir insanı elektrikten önce Allah çarpar, bilesiniz.

Pazar günü ATV’de Milyoner'i izlerken tüm kalbimle Meryem kızımızı desteklemekteydim. Eğitimini, kültürel birikimini harika bir şekilde sergileyerek 500 bin liralık soruya kadar geldi. Soruda, “Truva filminde anavatanı Amerika olduğu için milattan önceki dönemde Anadolu'da yaşaması imkansız olan hayvandan kaç tane görülür?” diye soruldu. Meryem, konu hakkında hiçbir bilgisi olmadığını belirtip “lama” şıkkını işaretleyerek yarışı terketti. İçimden “Ah, keşke benim okurum olsaydın, kızım...” diye geçirdim. Çünkü o hatayı yakalayıp, biri Türkiye’deki gösterimden hemen sonra, diğeri de geçen ay olmak üzere iki yazı yazanın ben olduğum bir konuydu.

Biz, kutsal kitabında "Oku" kelimesiyle başlayan bir dinin mensuplarıyız. Lütfen ne bulursanız okuyun. Aramızda, mümkünse bizim köşemize de yer verin. Belki bir gün lazım olur...

Son olarak, Milyoner'de yarışan bir başka genç, “Melatonin salgılayan organımız hangisidir?” sorusuna “Bağırsak” yerine “Beyin” diyerek elendi. Ne acı değil mi?

Süper Lig’de maç başına hakem ücretleri ise şu şekilde: Orta Hakem: 52.500 TL, VAR Hakemi: 26.250 TL, Yardımcı Hakem: 23.100 TL, Dördüncü Hakem: 15.000 TL. Hakemler hakkında eleştiri yapılacaksa bu ücretler üzerinden değerlendirilmelidir.

Unutmayın, “Hristiyanım ama çoğu Müslüman'dan daha Türküm. Askerliğimi 27 ay yaptım. Askerlik yapmayıp kaçan adamlar car car konuşuyorlar. Gelsin benimle konuşsunlar. Gavur dedikleri Fedon'la konuşun.” Fedon'un ders niteliğindeki sözleri unutulmasın!