61. Altın Portakal Film Festivali’nin ön jüri üyelerinden Tunca Arslan, festival süresince gözlemlerini paylaşarak, bu yılki etkinlikte LGBTİ+ temalı filmlerin yer almadığını ve bu durumun olumlu bir gelişme olduğunu belirtti. Arslan’ın açıklaması, ‘LGBT yok, fonlu filmler yok’ başlığıyla duyurulan bir haberde geniş yankı uyandırdı.

Arslan, yaptığı açıklamada, ‘Aslında biraz bu yıl onların döneminin kapandığını söyleyebiliriz. LGBT temalı filmler yoktu bu yıl. Bu aslında yeni bir şey demek’ ifadeleriyle dikkat çekti. Geçtiğimiz yıllarda festivalde görülen LGBTİ+ temalı filmlerin eleştirel bakış açıları sunduğunu vurgulayan Arslan, yeni genç sinemanın ortaya çıktığını ifade etti.

11-15 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen 61. Altın Portakal Film Festivali’nde ödüller sahiplerini buldu. Türkiye'nin önde gelen sinema ödüllerinden biri olarak bilinen festivalde, ön jüri üyelerinden Tunca Arslan’ın açıklamaları, gündemi sarstı.

Arslan, Ulusal Kanal’a yaptığı açıklamada, festivalde bu yıl LGBTİ+ temalı filmlerin ve ‘fonlanan’ yapımların olmamasını vurgulayarak, bu durumu da yeni bir çağın başlangıcı olarak değerlendirdi. ‘Genç bir sinema geliyor. Ayakları daha çok Türkiye’ye basan, ama kendi yolunda giden bağımsız sinema koşullarını yerine getiren tabii halka yönelik filmler yapan yönetmenlerin dönemi başlayacak gibi görünüyor’ dedi.

Son yıllarda sinemada yaşanan değişimle ilgili olarak Arslan, ‘Devlet ve sinema arasında böyle organik bir ilişki yok. Bu boşluğu muhakkak dolduruyorlar’ ifadelerini kullandı. Bunun sonucunda, sinemanın ruhunu ve özünü kaybetmemesi için daha devrimci bir kültür sanat politikası gerektiğini savundu.

Arslan’ın bu açıklamalarının ardından gelen tepkiler üzerine, X sosyal medya platformunda da bir paylaşım yaptı. Burada, ‘Seyrettiğin-dinlediğin bir şeyi doğru anlamaya çaba göstermek, sinemayla uğraşanların temel hedefi olmalıdır’ dedi.

Altın Portakal Film Festivali’nin, sinema dünyasını etkileyecek damgasını vuran bu açıklamalarının yanında, Türkiye sinemasının geleceği hakkında düşündürmesi ve sorgulatması bekleniyor. LGBTİ+ temalı filmlerin olmaması tartışmaları beraberinde getirirken, yeni nesil sinema için umut dolu gelişmelerin söz konusu olabileceği belirtiliyor.

Kültürel anlamda daha zengin ve çeşitliliğe sahip bir sinema için sanatçılar, sinema takipçileri ve festivallerin alacağı rol çok önemli. Bu yılki Altın Portakal Film Festivali, belki de yeni bir dönemin habercisi olarak sinema garabetinin sona ermesine ve özgür, yaratıcı bir sinema ortamının yeşermesine vesile olabilir.