Suzan Adler'in kızı Kristy, annesinin bulaşık makinesinden çıkan eşyaları yerleştirirken gösterdiği tuhaflıkları fark etti. Annesi Suzan, evde her zaman titiz ve düzenli biri olarak biliniyordu, ama son zamanlarda bulaşık makinesinden çıkan tabakları ve çatal-bıçakları sürekli yanlış yerlere yerleştirmeye başlamıştı. 2020 yılından beri bu tür belirtiler göstermeye başlayan Suzan'ın sağlık durumu, Kristy'i endişelendirmişti.

Kristy, annesinin bulaşık makinesini kullanırken yaptığı hataları şöyle ifade etti: "Annem bulaşıkları boşaltırken, ben yemek masasında oturuyordum. Tabakları dolaptaki kaselerinin üzerine koyuyor, çay kaşıklarını yemek kaşıklarıyla karıştırıyordu. Dikkat ettiğimde, bu durum beni oldukça rahatsız etti."

Bu sıradan görünebilecek ipuçları, Kristy'nin annesinin zihinsel sağlık durumu hakkında daha geniş bir resim elde etmesine neden oldu. Annesi, günümüzde geri planda kalan sokakları bile karıştırıyor, alışık olduğu yollarda bile yanlış yola sapıyordu. Geceleri araba kullanmayı bırakması gerekti, çünkü yalnızca önündeki farları görebiliyordu.

Kristy ve kardeşi, çocukluklarından beri annelerine şaka yapmayı severlerdi; fakat artık anneleri bu şakalara sinirlenmeye başlamıştı. Kristy, “Annesi bir gün bana, ‘Herkes benimle uğraşıyor’ dedi," şeklinde anılarını paylaştı. Durum giderek kötüleşince, Kristy annesini doktora götürme kararı aldı.

Testler sonucunda Suzan'a bilişsel bir test uygulandı ve burada yaptıkları, Kristy'yi daha da endişelendirdi. Doktor, Suzan'ın beyninin 80 yaşındaki bir kişi ile aynı düzeyde olduğunu keşfetti. Yapılan tetkikler sonucunda annesine, erken başlangıçlı Alzheimer teşhisi kondu. Kristy, Alzheimer hastalığının genetik bir mutasyondan kaynaklandığını öğrendi, fakat ailesinde bu hastalıkla ilgili bir geçmiş yoktu.

Bu zorlu dönemde Kristy, ağabeyinin doğum haberini aldı ve bunun aileye olan etkisinin büyük olduğunu gördü. Annesinin torununun doğumu, Suzan’ın hastalığı ile mücadele ederken ailenin bir araya gelmesine yardımcı oldu.

Kristy'nin, annesi için hissettiği sevgi ve özlem gün geçtikçe artıyordu. "Annemin gözlerinde sevgi görüyordum ama torununa kitap okuyamadığını ya da resim yapamadığını görmek kalbimi paramparça ediyordu," diyerek hislerini dile getirdi.

Kristy, annesinin hastalığının ilerlemesi ile birlikte kendi anneliği konusunda da zorluklarla karşılaştığını aktardı. Susan’ın durumu gün geçtikçe kötüleşti, sonunda 63 yaşında özel bir bakıma ihtiyaç duyan bir hasta oldu ve bakım evinde yaşamaya başladı.

Kristy, "Kızlarımla birlikte büyüyen bir anneanne görmek isterdim. Annem, torunlarına kitap okuma fırsatını kaybedince içim parçalanıyor," diye ekledi. Doktorların annesi için verdiği süre de korkutucu bir gerçekti; "5-20 yıl içinde ölebilir," demişlerdi. Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu bilmek, Kristy için katlanılması zor bir durum oldu.

Yıllar geçtikçe, Kristy annesinin kaybını yas tutarken, kendi yaşamında da dönüşümlere tanıklık etti. Annesinin hastalığı nedeniyle yaşadığı duygusal karmaşa, onun için hem annelik hem de kayıp olarak iki kat acı verici hale geldi.

Uzmanlar, erken yaşta demans vakalarının sayısının arttığını belirtirken, bireylere sağlıklı yaşam tarzı ve beslenme önerilerinde bulunuyorlar. Sağlıklı bir yaşam sürmek ve düzenli kontroller yapmak, demans gelişiminde kritik bir rol oynuyor.

Kısa bir özetle bu hikaye, demansın hayat üzerindeki yıkıcı etkilerini ve sevgili bir aile üyesinin kaybı ile yaşanan derin duygusal çalkantıları gözler önüne seriyor. Hem aile bağlarının gücü hem de hastalıklarla başa çıkabilme yollarını aramaya yönelik bir mücadele olarak bu hikaye, herkesi derinden etkileyen bir gerçekliği yansıtıyor.