Amerika Birleşik Devletleri'nde doktora eğitimine devam eden Türk öğrencisi Rümeysa Öztürk, 25 Mart akşamı arkadaşlarıyla iftar yaparken gözaltına alındı. Gözaltına alınma nedeni, Öztürk'ün sosyal medyada paylaştığı ve Filistin konusunda İsrail'i eleştiren içerikler olarak belirtildi.

Bu paylaşımlar gerekçe gösterilerek Öztürk'ün öğrenci vizesi iptal edildi. Birçok kişi bu durumu şaşkınlıkla karşıladı, ancak yeni ABD gerçekliği bu olabilir. New York Times'ın haberine göre, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, konsolosluklara, ABD vizesi başvurularında bulunan kişilerin sosyal medya hesaplarının taranarak Filistin destekçisi olup olmadıklarının belirlenmesi konusunda talimat vermiştir.

Bu gelişme, vize alma şanslarını tehlikeye atmamak için birçok insanın düşüncelerini otosansürlemeye itebilir. Zaten istenen de bu. ABD, düşünce özgürlüğü konusunda geçmişte sürekli tartışmalara neden olurken, artık İsrail hakkında bile eleştirel konuşmaları engellemeye çalışıyor.

İsrail'e koşulsuz destek veren Avrupa ülkelerinin de benzer adımlar atması şaşırtıcı olmayacaktır. Birçok kişi, vize almama riski karşısında İsrail hakkında konuşmaktan ve paylaşım yapmaktan kaçınmak zorunda kalabilir. Hatta New York Times'ın haberinin ardından, bazı kişilerin sosyal medya hesaplarında İsrail'i eleştiren paylaşımlarını sildiği yönünde bilgiler geliyor.

Rubio'nun talimatı, dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir otosansüre neden olabilir ve bu durum küresel çapta bir endişe yaratmaktadır. Ayrıca, sosyal medya üzerindeki kontrol ve denetim mekanizmalarının artması, bireylerin ifade özgürlüğünü tehdit ediyor. Dolayısıyla, bireylerin sosyal medya paylaşımlarına dikkat etmesi gerektiği bir dönemden geçiyoruz.

Bu yaşananlar, sadece bireysel bir vize sorunu değil. Düşünce özgürlüğüne yapılan bu müdahaleler, uluslararası ilişkilerde ve diplomatik ilişkilerde de önemli bir etki yaratabilir. Özellikle genç nesilin sosyal medya üzerindeki etkisi düşünüldüğünde, bu tür durumların artması, gelecekte daha fazla kişi için benzer zorluklar doğurabilir. Söz konusu olay, sadece bir öğrenci vizesi meselesi değil, aynı zamanda büyük bir insanlık hakkı olan düşünce özgürlüğü mücadelesinin de bir parçasıdır.