Son araştırmalar, beslenme alışkanlıklarımızı değiştirebilecek önemli bulgular sunuyor. Dr. Di Noia, güçlü meyve ve sebzelerin kronik hastalık riskini azalttığını belirtti. Bu hastalıklar arasında kardiyovasküler hastalıklar, nörodejeneratif hastalıklar ve bazı kanser türleri de yer alıyor. Yapılan çalışmalarda, insanların günlük enerji ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri besinleri seçmelerine yardımcı olunması gerektiği vurgulanıyor. Böylece, farklı gıdaların besin kalitesi hakkında daha net bilgiler edinmek mümkün olacak.

Araştırmanın odak noktasında su teresi bulunuyor! Su teresi, turpgiller ailesine ait, nehirler ve göletlerde yetişen özel bir sebze. Lahananın, karalahananın, turpun ve hardalın akrabası olan bu sebze, keskin ve biberli tadıyla dikkat çekiyor, özellikle roka ve yaban turpunun karışımını andırıyor.

Su teresinin tarihçesi ise oldukça ilginç. Bu sebze, 3 bin yıl önce Antik Yunan, Pers ve Roma uygarlıklarında temel bir bileşen olarak tüketiliyordu. Nemli, ılıman ortamlarda bolca yetişen su teresi, bazı toplumlarda ise yabani ot olarak görülmekte. BBC'nin yayımladığı bir belgesel, Viktorya dönemi Londra'sında sokak satıcılarının su teresini 'fakir adamın ekmeği' olarak sattığını ortaya koyuyor. Günümüzde ise Avrupa ve Asya'da su teresi, tıbbi amaçlarla tüketilmeye devam ediyor.

Su teresi, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda içeriğindeki zengin vitamin ve minerallerle de sağlık açısından büyük bir öneme sahip. Antioksidan özellikleri sayesinde vücudu serbest radikallerden koruyarak genel sağlığı iyileştiriyor. Ayrıca, sindirim sistemini destekleyici etkisi ve bağışıklık sistemini güçlendirme özelliği ile de öne çıkıyor. Eğer henüz su teresini beslenme programınıza eklemediyseniz, bu sağlıklı sebzeyi denemek için geç kalmayın!