Meksa Portföy Araştırma Müdürü ve Hürriyet Ekonomi yazarı Zeynel Balcı, bu haftaki köşe yazısında, Borsa İstanbul’daki düşüşe dikkat çekti. Balcı, "Borsa İstanbul’da düşüş eğilimi devam ederken, altın ve döviz kurlarında yatay seyir, gösterge tahvil faiz oranında ise yükseliş gözlemleniyor. Yılbaşından bu yana yatırım araçlarının getirilerine bakıldığında, konut dahil enflasyona karşı yatırımcısını nispeten koruyan mevduat faizi (bileşik faiz) ve gram altın dışında başka bir инвести araç bulunmak zor. İç piyasalarda gram/TL altının getirisi enflasyon ile başabaş sayılırken, borsanın (BIST100 Endeksi) kazancı ise yüzde 21’dir, döviz kurları ise onun da altındadır," dedi.

Balcı'nın yazısının devamında, TCMB verilerine göre konut fiyat endeksinin son bir yıllık getirisi +yüzde 34.3 olurken reel olarak yüzde 11.6 azalmış durumda. Bu, yatırım araçlarının enflasyona yenildiği özel bir dönemden geçildiğini gösteriyor.

Borsadaki düşüşün gerekçelerine baktığımızda; son günlerde ivme kazanan bir satış baskısının olduğu gözlemleniyor.

Bunun nedenleri arasında; - Yüksek faize bağlı olarak yerli yatırımcının ilgisinin zayıflaması, - Yabancı yatırımcıların yüksek faiz nedeniyle tahvil bonolarını tercih edip hisse senetlerinden uzak durmaları, - Ekonomide yavaşlama ve şirket bilançolarındaki düşük performans, - Enflasyonda beklenen düşüşün henüz sağlanamaması ve bu durumun TCMB’nin faiz indirim beklentilerini ertelemesi, - Ortadoğu'daki çatışma ortamı ve yayılma riski, - Kredili ve kaldıraçlı hesaplarda teminat tamamlama amacıyla yapılan satışlar gibi birçok etken sayılabilir.

BIST100 Endeksi’nde 9.000 seviyesi oldukça önemli. Zirveden itibaren yaşanan düşüş yüzde 20’yi geçmesi nedeniyle karamsar bir hava oluştu. Fakat Cuma günü tekrar 9.000 seviyesinin üzerine çıkılmasıyla bu bölgeden çıkılmış oldu. 9.000 bu açıdan kritik bir eşik olarak görülüyor. Henüz yükseliş için bir güç görünmese de sayılan olumsuzlukların önemli ölçüde fiyatlara dahil olduğu söylenebilir. Önümüzdeki günlerde tepki alım denemeleri görmek mümkün.

Öte yandan, iç piyasalarda geçen hafta Eylül ayı enflasyon verileri dikkat çekti. Tüketici fiyat endeksinde (TÜFE) aylık değişim yüzde 2.97, yıllık ise yüzde 49.8 oldu. Beklenti TÜFE’de aylık yüzde 2.2 idi. Bu yükseliş, TCMB’nin faiz indirim olasılığını erteledi. Birçok yabancı banka, enflasyonda düşüş beklentilerini ertelediklerini açıkladı.

Sonuç olarak, mevcut ekonomik programın devam etmesi ve geçerli olan revizyonlarla güvenilirliğini koruması bekleniyor. Türkiye’nin kredi not artışları, ülke risk primindeki düşüş ve TCMB rezervlerinde artış gibi önemli gelişmeler yaşandı. Ancak enflasyonun seyri ve yavaşlayan ekonomi, borç ödeme kapasitelerini zayıflatabilir.

Ayrıca, TCMB’nin rezervleri de geçtiğimiz haftalarda gözlemlenen önemli bir artışla 157.4 milyar dolara ulaştı. Son zamanlarda sıcak para girişleri, döviz mevduatları ve kur korumalı mevduat verilerinde belirgin bir değişim görülmüyor. Ancak rezervlerdeki artış, ileride dikkatle izlenmesi gereken bir durumdur.

Dış piyasalara baktığımızda, yükselen jeopolitik riskler ve Fed'in faiz indirimi konusundaki dikkatli yaklaşımı, piyasalarda belirsizliğe neden oluyor. Petrol fiyatları üzerindeki etkisi nedeniyle dikkatler, 10 Ekim Perşembe günü açıklanacak ABD enflasyon verilerine çevrildi.