
Boykotun FETÖ ile İlişkisi ve Türkiye İçin Tehlikeleri
2025-04-03
Yazar: Zeynep
Boykot, milli sermaye ile sosyal bölünme arasında ince bir dengeyi temsil ediyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in öncülüğünde gerçekleştirilen boykot hareketi, "Haddini aşan zıddı döner" ifadesiyle anılmaya başlandı.
Bu boykot hareketinin temellerinin hem ideolojik ve siyasi hem de sosyal ve yargısal amaçlar taşıdığı görülüyor. Ancak, bu gidişat ülke için rahatsız edici bir hal almakta. Bu boykot, bir tür FETÖ yöntemine dönüşmeye başlamış durumda. 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye'ye yaptığı büyük ihanetin yanı sıra, FETÖ'nün devlet ve millete karşı zehirli yöntemlerini de kullanması ciddi bir tahribat yaratmıştır.
Listeler hâlâ büyüyüyor; bu durumun esas tehlikesi, bu boykotun günlük yaşamı etkileme potansiyelidir. Artık, "Bu doktora gitmeyin", "Şu hukuk bürosunun kapısını bile çalmayın" gibi çağrılar da yapılıyor. Bu tür tavsiyelerin boykot listelerinin dışına çıkması ise çok muhtemel. Ekonominin derinlerine kadar inebilir ve bir milli güvenlik meselesine dönüşebilir.
Geçmişte Gezi Parkı ve 6-8 Ekim olaylarından önemli dersler çıkaran Türk devleti, sosyal medyadaki dezenformasyon faaliyetlerini çok dikkate aldı. Bu durum, toplumda galeyan yaratmaya yönelik psikolojik harekatları ciddi bir tehdit olarak ele aldı. Şimdi ise yeni bir durumla karşı karşıyayız. Bir kesim iktidara karşı meydan okuma içerisinde, hedef kitlenin gençler olduğu düşünüldüğünde, bu çağrıların ekonomik istikrar açısından yaratacağı tehlikeler oldukça endişe verici.
Bu durum, ekonomiye ve toplumsal güvenliğe tehdit oluşturuyor. CHP yöneticileri ve onların arkasındaki odaklar, durumu kendi lehlerine çevirmek için sürekli fırsat kolluyor. Bu süreçte, sağduyulu kesimlerin de bu gerilim ortamında kalmaktan ne kadar rahatsız olduğunu görmek mümkün.
Unutulmaması gereken bir diğer durum ise, mevcut ekonomik ve sosyal güvenlik endişelerinin, sıradan idari yaklaşımlar ile aşılmasının mümkün olmadığıdır. Ülkenin ekonomisi ve toplumsal dinamikleri, karmaşık ve bağlı süreçleri içeriyor. Ayrıca, Türkiye'nin bu yeni sarsıntılardan nasıl etkileneceği ve bu tür siyasi hareketlerin ilerideki seçimlerde nasıl bir etki yaratacağı da dikkat edilmesi gereken noktalar arasında.
Son olarak, "erken başlatılan başkanlık süreci için 3. seçenek mi kurgulanıyor?" gibi sorular, gelecekteki siyasi iklimin ne denli karmaşık olacağının bir göstergesi. Ülke, her bir adımında daha fazla dikkat ve özen göstermelidir.