Bilim

Boykotun Psikolojik Etkileri: Gençlerden Orta Sınıfa Geçen Hareketlilik

2025-04-01

Yazar: Mehmet

Siyaset Bilimci Prof. Seda Demiralp'in Değerlendirmeleri

Siyaset bilimci Prof. Seda Demiralp, boykotların psikolojik etkileri hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Demiralp, 19 Mart tarihinin bir kırılma noktası olduğunu belirterek, “19 Mart’tan sonra siyasete katılımda bir değişiklik yaşandı. Gençlerin boykot ve eylemlerle katılıma artış göstermesi, daha önce düşündüğümüz apati ve eylemsizlik hali ile çelişiyor,” dedi.

Demiralp, boykotların sadece gençlerle sınırlı kalmadığını, orta sınıf ve beyaz yakalıların da siyasete angaje olma hissini yeniden kazandığını ifade etti. “Bu durum, toplumda geniş bir kitleyi etkileyerek, apati duygusunun aşılmasına katkı sağlıyor,” şeklinde ekledi.

Küçük Bir Denge Değişimi

Prof. Demiralp, boykotun neden önemli olduğunu şu şekilde açıkladı: “Sokak eylemleri yoktu, ancak seçimler ve diğer siyasi süreçlerin etkisi devam etti. Bu süreçte, temelde 'Siyasete etki edemiyorum' duygusu baskınken, artık insanların bir değişim yaratabileceği düşüncesi öne çıkmaya başladı.”

Demiralp, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması sonrası kitlelerin yaşadığı hayal kırıklığını da vurguladı. “Bu, psikolojik olarak bir tıkanmaya yol açtı. Ancak ardından oluşan öfke patlaması, insanların sokaklara dökülmesine neden oldu. İstanbul’a kayyum atanmaması, iktidarın kısmen frenlediği düşüncesini pekiştirdi ve bu durum insanların umudunu artırdı,” dedi.

Boykotun Geleceği ve Sürdürülebilirliği

Boykotun sürdürülebilirliğine de değinen Demiralp, bu etkinliğin insanların siyasi gücünü hissetmelerine katkı sağladığını ifade etti. “Boykot, sokak eylemlerine katılmaya cesaret edemeyenler için bir alternatif sundu. Geri çekilirken bile bir değer oluşturduklarını hissediyorlar,” diye ekledi.

Demiralp, iktidarın bu durumu nasıl algıladığına dikkat çekerek, “İktidar, boykot çağrılarını ciddi bir tehdit olarak görüyor ve bu duruma çok sert tepkiler veriyor. Bu, muhalefetin ve boykotu destekleyenlerin nasıl bir yaklaşım sergileyeceğini belirlemede kritik bir nokta,” dedi.

Sonuç Olarak: Bireyi Güçlendirmek

Son sözlerinde, bireyin gücünü geri kazandırmanın önemine dikkat çeken Demiralp, “Bu süreç, artık bireyin kendi sesine, gücüne sahip olmasını sağlıyor. Boykot, bireye kendisini yeniden aktif hissettiriyor ve bu da demokratik bir toplumun vazgeçilmez bir parçası,” diyerek sözlerini tamamladı.

Prof. Seda Demiralp’in değerlendirmeleri, sadece gençleri değil, toplum genelinde bir hareketliliği tetikleyen boykotun psikolojik etkilerinin altını çizmektedir. Bu durum, gelecekteki toplumsal hareketlerin nasıl şekilleneceğine dair önemli ipuçları sunuyor.