Trump’ın muhtemel kabinesi üzerinden "boşuna umutlanmayın" söylemlerini dillendirenlerin niyetlerini biliyoruz. Biden döneminde Türkiye ve Türk hükümetine karşı sergilenen olumsuz tutumlar onların yanı sıra Trump'ın potansiyel kabinesinden de aynı şekilde bekleniyor.

Peki bizim durumumuz ne? Elbette ki kendi işimize odaklanmalıyız. Bunu hatırlatan önemli bir siyasetçinin sözlerini burada paylaşmakta fayda var: "Kim ne yaparsa yapsın… Mühim olan bizim ne yaptığımız. Daha çok çalışmalıyız. Başkalarının ne dediği, ne yaptığı ile sorunlarımıza odaklanmamalıyız."

Trump’ın seçimleri kazanması ve hem Senato hem Temsilciler Meclisi’nde üstünlük sağlaması, Türkiye üzerindeki etkileriyle birlikte hala gündem maddesi. Ancak, "boşuna umutlanmayın" diyenlerin sesleri, "Biz kendi işimize bakıyoruz" diyenlerin seslerini bastırabiliyor.

Amerikan seçimlerinden sonra, hükümetin yeni pozisyonlar oluşturma çabası kaçınılmaz. Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk andan itibaren bu durumu kendi lehine çevirmek için adımlar atıyor. Bu psikolojik olarak olumlu bir algıyla karşılanıyor.

Bu bağlamda, Türkiye'nin terör sorununa kalıcı çözümler bulma çabasında Cumhur İttifakı'nın duruşu dikkat çekiyor. Geçtiğimiz haftanın en önemli konusu, Erdoğan ve Bahçeli’nin bir aradaki fotoğrafıydı. Bu fotoğraf, ortak bir tutum sergilemelerinin önemli bir göstergesi olarak değerlendirildi. "Her konuda tam mutabakatımız var" açıklamasıyla da aslında hüsrana uğramaya yer bırakılmadı.

Trump Beyaz Saray'da mesaiye başlarken, Türkiye’nin güneyinde kritik bir askeri hazırlık yapılmakta. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve diğer güvenlik unsurlarının içindeki geniş çaplı bir askeri müdahalenin sayılı günleri kaldığı haberi kulislerde dolaşıyor.

Kamuoyuna yapılan "boşuna heveslenmeyin" çağrıları, aslında direncimizi kırmaya yönelik bir hamle olarak algılanıyor. Şimdi, iç cepheyi güçlendirerek "Büyük vuruşma" için hazırlanmamız gerekiyor. Bu büyük vuruşma çok yakında kapıda.

Herkes tarafını seçsin. Siz hangi tarafta duracaksınız?