Çin, ABD’yi geride bıraktı: 100 km mesafeden insan yüzü tanıyabilen casus kamera
2025-03-16
Yazar: Zeynep
Çinli bilim insanları, dünyada şimdiye kadar geliştirilen en güçlü casus kamerasını duyurmuş durumda. Bu yeni teknoloji, 100 kilometre mesafeden milimetre düzeyinde çözünürlük sağlama kapasitesi ile küresel gözetim alanında devrim niteliğinde bir gelişme sunuyor.
Çin Bilimler Akademisi Havacılık ve Uzay Bilgi Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen bu yüksek teknolojili optik görüntüleme sistemi, yalnızca sivil gözlem amaçlı değil, aynı zamanda yabancı askeri uydular ve savunma yapılarının izlenmesi için de kullanılma potansiyeline sahip.
Lazer görüntüleme sistemine dayanan bu kamera, geleneksel mercekli casus kameralarla kıyaslandığında 100 kat daha yüksek detay seviyelerine ulaşabiliyor. Bu durum, geliştirilen teknolojinin ne kadar ileri düzeyde olduğunu gösteriyor.
ABD'NİN REKORU GERİDE KALDI
Bu gelişme, ABD merkezli savunma sanayi şirketi Lockheed Martin'in 2011'de gerçekleştirdiği test sonuçlarını geride bırakmış durumda. O dönemde ABD'nin casus kameraları, 1,6 km uzaklıktan 2 cm çözünürlük sağlayabiliyorken, Çin'in geliştirdiği yeni sistem, 101,8 km mesafeden 1,7 mm'lik ayrıntıları tespit edebiliyor.
Alçak Dünya yörüngesinde görev yapan uydular, genelde 170 km ile 800 km arasında değişen yüksekliklerde çalışıyor. Bu da, yeni Çin teknolojisinin uzaya entegre edilmesi halinde dünya çapında kesintisiz bir gözetim ağı oluşturabileceği anlamına geliyor.
Bilim insanları, hava koşullarının kameranın doğruluğunu etkileyebileceğini ifade ediyor. Ancak yine de bu sistemin küresel gözetim açısından çığır açabileceği düşünülüyor.
SİVİL ÖZGÜRLÜKLER TEHLİKEDE Mİ?
Bu yeni teknoloji, gizlilik ve bireysel özgürlükler açısından büyük bir tartışma başlatmış durumda. 2019 yılında Electronic Frontier Foundation (EFF), sürekli gözetimin sivil özgürlükleri tehdit ettiğini belirterek, casus uydulara yönelik düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurgulamıştı.
EFF, gerçek zamanlı video gözetiminin, küresel düzeyde 7/24 kesintisiz takip yapılmasına olanak tanıyabileceğini ve bunun bireysel mahremiyet için büyük bir tehdit oluşturduğunu savunuyor.
Bu tür teknolojilerin gelişimi, sadece askeri alanda değil, aynı zamanda sivil alanlarda da karmaşık etik sorunlar doğuruyor. Bilim insanları ve hukukçular, devletlerin gözetim yetkilerini nasıl kullanacağı ve bireysel hakların bu süreçte nasıl korunacağı konusunda endişelerini dile getiriyor. Özellikle, tüm dünyanın gözetim altında olduğu bir gelecekte, gizlilik hakkının ne şekilde korunabileceği sorusu da ortaya çıkıyor.