Evlendikten sonra ekonomik olarak zenginleşen M.D.'nin, bir süre sonra çocuklarının annesi A.D.'ye uyguladığı psikolojik ve fiziksel şiddet ortaya çıktı. A.D., çocuklarını korumak amacıyla kocasının şiddetini kabullenmek zorunda kaldı. Ancak M.D., sürekli olarak A.D.'yi küçümseyici sözler sarf etti, "Sen kadın değilsin" ve "Senin gibi kadın mı olur, şu haline bak!" gibi hakaretlerle A.D.'yi yıldırdı.

Kocanın, evinin üst katındaki odaları kiraya vermesiyle olaylar daha da çığırından çıktı. Kiracı olan genç kadınlardan biri, M.D.'nin kendisine yönelik rahatsız edici davranışlarda bulunduğunu A.D.'ye bildirdi ve kısa bir süre sonra evden taşındı.

A.D.'nin avukatı, "M.D.'nin kiracılarından biriyle ilişkiye girdiğini öğrenen müvekkilim ve çocuğu büyük bir üzüntü yaşadı. Boşanmanın nedeninin kayıtsız ve sorumsuz davranışları olduğunu belirtip, 30 milyon lira tazminat ve 30 bin lira nafaka talep ediyoruz. Ayrıca M.D.'nin tüm mal varlıklarına tedbir konulmasını istiyoruz," dedi.

Mağdur A.D., kendisine ve çocuklarına uygulanan şiddet nedeniyle psikolojik destek almaya karar verdi. Ayrıca, olayın ardından birçok sosyal medya platformunda destek mesajları yağmaya başladı. Çevredekilerin de dikkatini çeken bu durum, bir kez daha aile içi şiddetin önlenmesi gerektiğini gündeme taşıdı.

M.D. ise, kendisine yöneltilen suçlamaları reddediyor ve duruşmada kendini aklamaya çalışacak. Bu davanın ilerleyen günlerde duruşmalarında, toplumu çok daha derinden etkileyecek detayların ortaya çıkması bekleniyor. Bu tür olayların kamuoyunda daha fazla yer alması, aile içi şiddetle mücadelede farkındalığı artırabilir!