Dünya

Dünyada Kaos, Türkiye'de Belirsizlik: Muhalefet Pısmışlık ile Kırmızı Kart Arasında Çırpınırken

2025-01-09

Yazar: Mustafa

Dünya, her gün artan bir kaos içinde sürükleniyor. 20 Ocak sonrası Donald Trump’ın ABD başkanlığını devralması, karmaşayı daha da artıracaktır. Panama Kanalı'ndan Grönland’a ‘toprak talebi’ ve Kanada’ya eyalet olma önerisi gibi durmaksızın devam eden istekler gündeme geliyor. Bu bağlamda Elon Musk'ın sahibi olduğu X platformu üzerinden Avrupa’da aşırı sağ partilere desteği göz önünde bulunduruluyor. Almanya'daki AfD’ye, İngiltere’de Reform UK’e olan desteklerinden bahsediyoruz. Türkiye ise yakın coğrafyasında Irak, İran ve Suriye’de yoğun sorunlarla baş başa. Özellikle İsrail'in Ortadoğu’daki tutumu ve Trump ile birlikte İran üzerinde oluşturacağı baskı, potansiyel çatışma senaryolarını gündeme getiriyor.

Türkiye’nin dış politikası açısından kritik bir dönemeçte bulunuyor. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin başlattığı süreçte, Öcalan ile yapılan görüşme ve ardından yaşananların siyasi yansımaları, Kürtlerle yeni bir barış arayışını gündeme getiriyor. Suriye’de HTŞ’nin oluşturma çabalarının hem ülke hem de bölge için yaratabileceği riskler içler acısı. ABD ve Fransa’nın Türkiye’nin ya da bağlı grupların müdahalesine karşı tarafsız kalması diplomatik çabaların su götürmez olduğunu gösteriyor.

Türkiye'deki belirsizlik ve riskler, uluslararası arenadaki gelişmelerle derinden bağlantılı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın SDG’ye yönelik değerlendirmeleri, hatta askeri müdahalelerin gündeme gelmesi endişeleri artırıyor. Türkiye'de 2015 yılından beri demokratik özlem, bir kenara itiliyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bu hafta Diyarbakır’da vereceği mesajlar, bu yeni sürecin resmi bir başlangıcı mı olacağı, yoksa yine eski usul yöntemlerin mi devrede olacağı henüz belirsiz. CHP'nin, muhalefetin potansiyeliyle birlikte nasıl bir direnç geliştireceği ise önemli bir soru işareti.

Tüm bu gelişmeler arasında CHP, yoksulluk ve fakirlik yerine daha etkin hareket etmeli. Ancak son zamanlarda yaşanan sloganvari çıkışlar, halk nezdinde kaybedilen güveni artırıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun son dönemdeki açıklamaları ve partisinin içindeki ayrışmalar, muhalefetin geleceği hakkında çok fazla belirsizlik yaratıyor.

CHP, içindeki çatışmalara ve iktidara karşı pısmış yaklaşımına bir son vermek zorunda. Muhalefetin ciddiyetle ele alması gereken konular birikmeye başladı; özgürlük, demokrasi ve temel haklar... Bu nedenle, yapılacak her hamle, Türkiye’nin geleceği için hayati önem taşıyor. Eğer muhalefet, kayyım uygulamalarına ve her türlü diktatörlüğe karşı dik durmazsa, kaybeden yalnızca kendi sırtında yük taşıyan vatandaşlar olacak.

Türkiye’nin içinde bulunduğu bu kaotik ortamda, ulusal bir kıyamet anı yaşanabilir. Dolayısıyla muhalefet partileri, derhal birlik olmalı ve vatandaşların talep ve ihtiyaçlarına yönelik etkin çözümler üretmelidir.