Dicle ve Fırat nehirlerinin birleştiği bu tarih kokan topraklar, insanlık tarihinin en eski yerleşim merkezlerinden biri olarak bilinir. Mardin, notlarıyla ve atmosferiyle diğer şehirlerden farklı bir cazibe sunuyor.

İpek Yolu üzerinde bulunan bu kadim şehir, tarih boyunca birçok farklı uygarlığı ağırlamış ve zengin kültürel miraslarıyla günümüzde de ziyaretçilerini büyülemektedir. Mardin'in simgelerinden olan taş evler, yaz aylarında serin kış aylarında ise sıcak kalacak şekilde inşa edilmiştir. Sokakları dar ve evleri teras şeklinde dizilmiş olan bu eşsiz yapılar, birbirinin üzerine düşmeyecek şekilde tasarlanmıştır.

Mardin, dünya genelinde tamamen kentsel sit alanı ilan edilen üç şehirden biri olarak öne çıkıyor. Paleolitik dönemden Osmanlı İmparatorluğu’na kadar birçok medeniyetin izlerini taşıyan bu şehir, yıllık 4 milyondan fazla ziyaretçi ağırlamaktadır. Özellikle Dara Antik Kenti ve Boncuklu Tarla gibi arkeolojik alanlardaki kazılar, Mardin'in tarihine ışık tutarken, bölgenin içindeki mystik çekiciliği daha da artırmaktadır.

Uzak Doğu ve Avrupa'dan gelen turistler için de cezbetici bir alan olan Mardin, bu özelliği sayesinde son yıllarda artış gösteren film ve dizi çekimleriyle uluslararası alanda daha fazla ilgi görmeye başladı. Güney Kore, İngiltere, Fransa ve Japonya gibi ülkelerden pek çok ziyaretçiyi kendine çeken bu şehir, adeta bir açık hava müzesi niteliğinde.

Mardin'in en önemli yapıları arasında Mor Behnam Kilisesi, Mor Gabriel Manastırı, Deyrulzafaran Manastırı, Kasımiye Medresesi ve Mardin Ulu Camii yer almaktadır. Ayrıca, Mezopotamya'nın en önemli antik yerleşimlerinden biri olan Dara Antik Kenti, tarih meraklıları için mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir.

Mardin, kültürel çeşitliliği, mistik atmosferi ve zengin tarihiyle her mevsim keşfedilmeye değer bir destinasyon olarak parlamaya devam ediyor. Şimdi de Mardin'i keşfe çıkma zamanı!