Bilim

Dünyayı Kurtarmak Yerine Yağmalamak Daha Kârlı mı?

2025-04-07

Yazar: Ali

Scientific American'ın son raporuna göre, önemli finans kuruluşları sürdürülebilir gelecek planlarına yatırım yapmaktan çok, hızlı bir şekilde ısınan dünyada kâr etmeye yönelik stratejilere yöneliyor. Artık öncelikleri temiz enerji değil, iklimlendirme sistemleri gibi sıcaklığı artırmaya yönelik sektörler. Bu değişim, insanların yaşam alanlarını ve doğal kaynakları korumak yerine kâr amacı gütmelerinin bir yansıması olarak görülüyor.

Görsel olarak göz alıcı olan ve kumsalda dizilmiş şezlonglar gibi görünen, iklim krizinin sert yüzünü gösteriyor: Sel sularına kapılmış yüzlerce araç. Bu, yaşadığımız çağın en net fotoğraflarından biri.

Paris Anlaşması ile belirlenen 2 derece hedefinin gerçekte bir rüya olduğu ortaya çıkıyor. Bilimsel veriler, hedefin neredeyse imkânsız hale geldiğini gösteriyor. 1,5 derece eşik zaten aşılmış durumda, ve 2 derece sınırı da hızla geride kalıyor. Morgan Stanley'in yayınladığı bir analizde, "Artık 3 derecelik bir dünya bekliyoruz" deniliyor. JPMorgan Chase ise durumu yeni bir iklim çağı olarak tanımlıyor.

ABD'deki iklim politikalarının gerilemesi, bu tabloyu daha da karamsar hale getiriyor. Paris Anlaşması'ndan çekilme, yenilenebilir enerji teşviklerinin kesilmesi ve iklim değişikliğinin "iyi olabileceği" yönündeki söylemler, küresel mücadeleyi zayıflatan unsurlar arasında yer alıyor. Bu atmosferde, finans kurumlarının sorumluluk almak yerine yalnızca yeni normalin ekonomik fırsatlarına yönelmesi beklenmedik bir durum değil.

Kapitalizm ve İklim Krizi

Yaşananlar, iş dünyasının kâr hedeflerinin iklim eylemleriyle çeliştiğini gözler önüne seriyor. Yerel su kaynaklarını sömüren milyarderler, atık üretimiyle çevreyi kirleten teknoloji devleri ve fosil yakıt şirketlerini destekleyen sigorta firmaları... Tüm bu tablo, sistemin temelinde yatan yapısal bir soruna işaret ediyor.

Uluslararası Finans Enstitüsü'nden bir sözcü ise, "Bankacılık sektörü fosil yakıtlardan temiz enerjiye geçişi destekleyebilir, ancak sermaye yalnızca 'ekonomi mantıklı olduğunda' harekete geçecektir" diyerek durumu özetliyor. Temel soru ise şu: Finans sistemi gerçekten gezegenin geleceği için mi çalışacak, yoksa iklim krizini yeni bir kâr kapısı olarak mı değerlendirecek? Görünen o ki, dünyayı kurtarmaktansa onu yağmalamak daha kârlı görünmektedir.

Bu durum, toplumun geniş kesimlerinin de bu değişikliklere dikkat etmesi ve finansal kurumları daha fazla şeffaflık ve sorumluluk göstermeye zorlaması gerektiğini ortaya koyuyor. İklim krizinin ciddiyeti karşısında, kolektif bir mücadele ile bu sorunlara karşı çıkmak ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek artık çok daha elzem.