Dünya

Efsane 'Büyük Firar' Filminin Gerçek Hikâyesi: Askerlerin İlginç Kaçış Planı!

2025-04-06

Yazar: Mustafa

1944 yılının 24 Mart'ı, karanlık ve soğuk bir geceydi. İkinci Dünya Savaşı sırasında, 200'den fazla müttefik subay, Stalag Luft III adı verilen bir savaş esiri kampından kaçış planı yapıyordu. Subaylar, bir yıl boyunca bu gece için hazırlık yapmış, tüneller kazmış ve gerekli ekipmanları gizlice edinmişti.

John Sturges'in 1963 yapımı 'The Great Escape' (Büyük Firar) filmi, bu olayları konu alıyor. Steve McQueen ve Richard Attenborough gibi ünlü oyuncuların yer aldığı bu film, birçok tarihsel yanlışlık içeriyor ve tarihçi Jem Duducu, filmi "saf Hollywood fantezisi" olarak tanımlıyor.

Paul Brickhill, bu gerçeği yansıtan ilk kişi olarak biliniyor; 1950 yılında yayınladığı 'The Great Escape' kitabında, Ley Kenyon'un tünel kazma görevindeki rolünü belirtmiştir. Kenyon, BBC'deki bir programda, filmin savaş esiri olmanın gerçek dehşetini yansıtmadığını belirtmiştir.

Kaçış sırasında geçerli bir plan olmasına rağmen, pek çok kişinin özellikleri tek bir karakterde toplanmıştır. Örneğin, filmdeki 'Virgil Hilts' karakterine ilham veren William Ash, kaçış planında yer almamıştır. Ayrıca gerçek lider Roger Bushell, filmde Bartlett olarak temsil edilmektedir.

Stalag Luft III, hava kuvvetleri subaylarının tutulduğu ve Almanların kaçışların önüne geçmek için özel olarak inşa ettiği bir kamp olarak biliniyordu. Ancak subaylar, oldukça yöntemli bir şekilde desteği elde etmeyi başarmış ve dirt çalısı, tünel kazma ve belge basma gibi birçok yaratıcı yöntemi kullanmışlardı.

Subaylar, kampın inşaat işlerine gönüllü olarak katıldılar ve bu sırada, kaçış için en uygun noktaları belirlediler. Üç tünel kazmaya karar verdiler: Tom, Dick ve Harry. Bu noktada dikkatli olmaları gerekiyordu, çünkü 'tünel' kelimesinin geçmemesi gereken bir terimdi.

Tünellerin inşasında, subaylar mühendislik ve yaratıcılık konularında oldukça yetkin davranarak özel hava pompası yapmış, kazdıkları toprağı kampta gizlice dağıtarak fark edilmelerini engellemişlerdi.

Firar için belirlenen 220 kişiden 76'sı başarıyla kaçmayı başardı. Ancak bu kaçış, hem müttefiklerin hem de Almanların dikkatini çekmişti. Yakalanan subayların bir kısmı, insan hakları ihlalleri sonucunda idam cezasına çarptırıldı.

İngiltere'de, idam edilecek 50 savaş esirinin durumu büyük yankı uyandırmış; dönemin Dışişleri Bakanı, olayın hüsranı üzerine şok edici bir konuşma yapma gereği duymuştur. Kaçışlarının üzerinden yıllar geçtikçe, hikâyeleri kitaba ve filme dönüşmüş, böylece yeni nesillere ulaşmıştır.

Sonuç olarak, 'Büyük Firar' olayı, sadece bir kaçış hikayesi değil, insan dayanıklılığının ve cesaretinin destanı olarak tarihe geçmiştir. Gerçeklerin sinema ile harmanlanması, bu tür destansı hikayelere olan ilgiyi asla azaltmamıştır.