İsrail'in eski Başbakanı Ehud Olmert, Kanal 13'e verdiği röportajda Hizbullah'ın en üst düzey askeri komutanı İmad Muğniye'nin 2008 yılında Suriye'de öldürülmesinin arkasında İsrail'in olduğunu itiraf etti. Olmert, Muğniye'nin 16 yıl önceki bir araba patlaması sonucu yaşamını yitirdiğini belirtti.

Washington Post'a göre, 2015 yılında bu cinayetin CIA ve Mossad'ın ortak bir suikastı olduğu iddia edilmişti. Ancak, İsrail hükümeti bu suikastı hiçbir zaman resmi olarak üstlenmemişti. Olmert, "Geçmişte bu konuda konuşmadık ama artık bu gerçeği kabul edebilmeliyiz" dedi.

Hizbullah'ı Kuran En Tehlikeli İsim

Olmert, Muğniye'nin Hizbullah'ı oluşturan en büyük katil olduğunu ve onun ortadan kaldırılmasının büyük bir başarı olduğunu ifade etti. "Bu, sadece Lübnan'da değil, başka bir ülkede de gerçekleşen bir operasyondu" dedi. İfadelerinde bu operasyonun arka planında birçok dramatik durumun bulunduğunu vurguladı.

Suikastın Gizemi

Röportaj sırasında Muğniye'nin bir aracın tamponuna yerleştirilen bir cihazın patlaması sonucu öldüğünü doğrulayan Olmert, olayın nasıl gerçekleştiğine dair sorulara da yanıt verdi. "Burada daha karmaşık bir durum vardı; burası basit bir iş değil. Ama unutun, bunu övünmek için yapmadım" şeklinde konuştu.

James Bond’a Taş Çıkaran Plan

Olmert, suikastın örgütlenmesi konusunda yaptığı açıklamalarla dikkat çekti. "Bu planı gizlemiyorum, geçmişte işbirliği içinde ve İsrail Ordu İstihbarat Şefi Uri Saguy'un önerisiyle bir plan oluşturuldu" dedi. Olmert, bu planın Amerikalılara ve Fransızlara sunulduğunu etkinliğinin kimlerle tartışıldığının da benzer ilkelere dayandığını belirtti.

İmad Muğniye Kimdir?

Muğniye, 1980'lerin başlarından itibaren özellikle Lübnan'daki birçok can kaybına yol açan saldırılarda yer aldı. 1983 yılında Lübnan'daki ABD deniz kuvvetleri kışlasına yapılan ve çok sayıda insanın öldüğü saldırıda büyük rol oynamıştır. Bunun yanı sıra, 1992 yılında Buenos Aires'teki İsrail elçiliğinin bombalanmasında da sorumluluğu vardı.

Muğniye, Hizbullah’ın güvenlik yapısının başına geçtikten sonra, örgütün askeri faaliyetlerini yönlendirdi. Onun birçok uluslararası saldırıyı organize etmesi ve özellikle İran istihbaratıyla kurduğu sıkı ilişkiler, onu bölgedeki en tehlikeli figürlerden biri haline getirdi. Bu itiraflar ve geçmişteki suikastlar, siyasi arenada büyük yankı uyandırırken, Ortadoğu'daki güç dengelerini nasıl değiştirdiğini sorgulatıyor.

Bu itirafla birlikte dünya, Ortadoğu'daki istihbarat savaşlarının arka planındaki karanlık olayları bir kez daha gündeme getirdi. Olmert'in, bu tür suikastların gelecekte devam edip etmeyeceği konusundaki düşünceleri ise geniş bir yankı uyandıracak gibi görünüyor.