Ülke

F-35 Programında Görünmeyen Tehlike: Yunanistan'ın Endişeleri Arttı

2024-09-30

Yazar: Ayşe

F-35 programı, Türkiye'nin askeri gücünü artırmaya yönelik önemli bir adım olarak kabul ediliyordu. İlk F-35 uçağı 22 Haziran 2018'de ABD'den teslim alınmıştı, fakat Türkiye'nin Rusya'dan S-400 füze savunma sistemi alması üzerine ABD'nin programdan çıkarma kararı, bu uçağın Türk hava sahasında yer almasını engelledi. Türkiye, F-35 programından çıkarılmasının yanı sıra, Savunma Sanayii Başkanlığı ile birlikte CAATSA yaptırımları kapsamına alındı.

Türkiye, 2021 yılında ABD'den 40 adet F-16 Blok 70 savaş uçağı, 79 modernizasyon kiti ve 1353 hava-hava füzesi alımı için başvuruda bulundu. Kongre onay süreci 11 Şubat 2024’te tamamlandı. Bu gelişmeler sırasında, Türkiye'nin F-35 programına geri dönme olasılığı da yeniden tartışmaya açıldı.

Yunanistan, 2028 yılında hizmete almayı planladığı F-35'lerle Türkiye’ye karşı hava gücünde üstünlük sağlama hesabında olduğu için bu duruma kaygıyla yaklaşmaktadır. Özellikle Yunan basınında, S-400 bataryalarının İncirlik Üssü'nde konuşlandırılmasının F-35 programına dönüş şartı olduğu yönündeki haberler yer aldı. Yunan Başbakanı Miçotakis'in ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile yaptığı görüşmede endişelerini ilettiği iddia edildi.

Türkiye, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan öncülüğünde, ABD ile ilişkilerde bir dönüm noktası yaşamaktadır. Fidan, F-35 programı konusunda ABD'ye yönelik bazı tekliflerin gündeme geldiğini belirtti ve bu ve benzeri iddiaların arka planında stratejik bir çıkar ilişkisi olduğunu vurguladı.

Fidan ayrıca, “Türkiye'nin kendine ait bir hava savunma sistemine sahip olmasının, Türkiye-ABD ilişkilerini riske atan bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum. Yunanistan'ın kaygıları, stratejik bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde, iki ülke arasındaki güvenlik dinamiklerine de etki etmektedir” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Sonuç olarak, F-35 programı ve Türkiye'nin S-400 anlaşması, uluslararası düzeyde ve özellikle Yunanistan'da geniş yankılara neden olmaktadır. Bu açmazdan çıkmak için her iki tarafın da yapıcı bir diyalog geliştirmesi gerekmektedir. Gelecek dönemde somut adımların atılıp atılmayacağı ise tüm dünyanın dikkatle beklediği bir soru işareti.