Hafsanur Sancaktutan, Elle dergisine verdiği özel röportajda hem özel hayatı hem de duygusal süreçleri hakkında dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Oyuncu, "Masum kalmaya önem verir misin?" sorusuna şöyle yanıt verdi:

"Elimden geleni yapıyorum. Masumiyet dediğimiz şey saflıktır aslında. İnsan, hayattaki tüm kötülüklere rağmen içindeki o temiz ve saf kalan yeri koruyabiliyorsa umudunu kaybetmez. Ben içimdeki o saf alanı korumaya devam ediyorum. İçimdeki çocuğu yaşatabilmemin temel amacı, ileride sahip olacağım çocuğuma şimdiden içimde var olan çocuğu tanıtabilmek ve onlarla arkadaş olabilmek."

Sancaktutan, duygularını nasıl yönettiğine dair şu sözleriyle önemli bir deneyim paylaştı: "Duygularımı yönetmeyi daha yeni öğrenebildim. Fevriliğim ve her şeyin en kötüsünün olabileceğine olan inancımın kırılması son zamanlarda edindiğim bir başarı. Böyle durumlarda önce nefes alıyorum, ardından gülümsemek geliyor ve sonra bulunduğum yerden sessizce uzaklaşıyorum. Duygularımın beni etkilemesine izin vermeden, kendi duygumu yönetebileceğim zaman o ortama geri dönüyorum."

İlk görüşte aşka inanmıyorum!

Sancaktutan, ilk görüşte aşka inanmadığını vurgulayarak, "Tanıştıkça sevebilen, aşık olabilen biriyim" dedi. Uzun bir süredir Kubilay Aka ile birlikte olan oyuncu, ilişkilerinin dinamiklerini de şöyle açıkladı: "Biz Kubilay ile çok benziyoruz. Bu yüzden bazen inatlaşma durumu yaşanabiliyor. Ama bu, aynı zamanda ikimizin de sevdiği bir durum. Mutluyuz ve benim için çok değerli, iyi ki hayatımda."

Geçtiğimiz yılı değerlendiren Sancaktutan, "Geçen yılın ilk 7-8 ayı benim için zor geçti. Geçirdiğim operasyon ve hayatımdaki terslikler derken, bu dönemde zorluklar yaşadım. Ancak yılın sonlarına doğru her şey toparlandı; hayatıma değer veren biri girdi ve başrol oynadığım başarılı bir dizide yer alıyorum. Şükrediyorum. Bu nedenle ‘mucizelere inan’ diyorum. Korkumun üzerine giderim!" ifadelerini kullandı.

Hafsanur Sancaktutan'ın bu açıklamaları, gençlerin duygusal olarak nasıl yönlendirilmesi gerektiğine dair önemli dersler içeriyor. Gözlemlenen bu durum, özellikle zorlu dönemlerin ardından gelen umut ve değişimin gücünü bir kez daha gözler önüne seriyor.