Hekimler Kaz Dağları İçin Haykırıyor: "Katliama Durdurun!"
2024-12-17
Yazar: Elif
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve diğer sağlık kuruluşları, Kaz Dağları’ndaki orman katliamını durdurmak için yapılan maden arama faaliyetlerine karşı sert bir açıklama yaptı. Hekimler, "Kaz Dağları’nın üstü altından daha değerlidir" diyerek bölgenin korunması çağrısında bulundu.
Bölge halkının tepkilerine rağmen, Kaz Dağları’nın ekolojik sisteminin yok edilmesine yönelik etkilerin artırıldığı belirten hekimler, çevre koruma ve kamu sağlığı açısından bu faaliyetlerin durdurulması gerektiğini vurguladı. Hekimler, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na yönelik seslenerek, "Bu yıkıma dur deyin, Kaz Dağları'nın yok edilmesine izin vermeyin" çağrısında bulundu.
Kaz Dağları'nın çeşitli türlerin yaşam alanı olduğunu dile getiren hekimler, biyolojik çeşitliliğin korunmasının önemine dikkat çekti. Dağlık bölgelerin, özellikle su toplama alanları richliğinden dolayı, tarımsal, kültürel ve turistik zenginliklerin kaynağı olduğunu ifade ettiler.
Hekimler, metalik madenciliğin iklim krizi döneminde, su kaynaklarının azalmasına ve su kirliliğine yol açabileceğini belirtti. Çanakkale ve çevresindeki su kaynaklarının kirlenmesi, halk sağlığını tehdit eden büyük bir problem olarak gündeme geldi. Kaz Dağları’nın durumu, Türkiye’deki diğer ormanlık alanlarla da karşılaştırıldığında, orman kayıplarının sürekli arttığı görülmektedir.
Hukuki süreçlerin beklenmediği bir ortamda, Halilağa Bakır Ocağı için gerekli iznin verilmesi ve ağaç kesimlerinin başlaması, kamuoyunda büyük bir infial yarattı. Kaz Dağları’nda 5,166 hektar orman alanında bir milyon ağaç kesileceği tahmin ediliyor. Hekimler, Anayasa'nın 169. maddesine atıfta bulunarak, ormanların korunmasının devletin yükümlülüğü olduğunu hatırlattı.
Ormanlar, iklim değişikliği ile mücadelenin temel unsurlarından biri olmakla birlikte, sağlık ve tarım açısından da kritik öneme sahiptir. Kaz Dağları’nda devam eden maden faaliyetlerinin biyoçeşitlilik ve su kaynakları üzerindeki olumsuz etkileri, hem yerel halkın sağlığını hem de genel ekosistemi tehdit ederken, bölgede yapılmak istenen uranium aramaları da endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Bu bağlamda, halkın temiz hava ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının ihlal edilmemesi için derhal önlemler alınması gerektiği vurgulandı.