Hikikomori Sendromu Tehlikesi: Japonya'dan Tüm Dünyaya Yayılıyor! İntihara Kadar Götürebiliyor!
2025-01-15
Yazar: Mehmet
Japonya'da başlayan ve son yıllarda tüm dünyaya yayılan Hikikomori Sendromu, teknolojinin gelişimi, ebeveynlerin çocuklarla kurduğu iletişim eksikliği, ve COVID-19 pandemisinin getirdiği sosyal izolasyon nedeniyle, özellikle ergenlik çağındaki gençler ve genç yetişkinlerde sıklıkla gözlemleniyor.
Uzmanlar, bağırsakların bağışıklık sistemi üzerindeki etkisinin yanı sıra ruh sağlığı üzerinde de önemli bir rol oynadığını belirtiyor. Hikikomori'nin erkeklerde daha yaygın görüldüğü ifade ediliyor. Uzman Psikiyatrist Prof. Dr. Hülya Ensari, Hikikomori'nin kişilerin kendi isteğiyle sosyal, kültürel ve toplumsal ortamlardan koparak, evdeki odalarına kapandıkları bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu süreç genellikle en az 6 ay sürüyor ve durumun ciddiliğine bağlı olarak hafif, orta veya ağır şekillerde kendini gösterebiliyor.
Teknolojik gelişmenin etkisiyle, bu sendromun yaygınlaştığını aktaran Prof. Dr. Ensari, dijital bağlanabilirliğin artması ile birlikte internet bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı ve dijital oyun bağımlılığının da hızla yaygınlaştığını vurguladı. Bu bağımlılıklar sayesinde bireyler, daha fazla sosyal ortamlardan izolasyona giriyor ve zamanla sosyal yaşamdan tamamen kopabiliyorlar.
Prof. Dr. Ensari, tedavi edilmediği takdirde bu durumun intihara kadar gidebileceğine dikkat çekti: "Hikikomori, yalnızca temel bir sendrom değil, aynı zamanda sosyal izolasyon ve bağımlılıkların eşzamanlı olarak yaşandığı karmaşık bir tablo. Vaktinde müdahale edilmezse, bu bireyler depresyon ve kaygı bozukluğu gibi ciddi ruhsal hastalıklara maruz kalabiliyorlar."
Ailelere büyük sorumluluk düştüğünü vurgulayan Ensari, eğer çocukları odalarından çıkmıyor, evden çıkmayı reddediyor ve iletişimlerini tamamen kesiyorsa, ailelerin bu durumu ciddiye alması gerektiğini belirtiyor. Erken teşhis ve tedavi, bireyin ruhsal sağlığını koruması açısından kritik bir önem taşıyor.
Ayrıca, gençlerle iletişim kanallarını açık tutmanın önemine de değinen Ensari, "Gençlerimizin dijital ortamlarda geçirdikleri süreyi mümkün olduğu kadar kısıtlamalıyız. Ancak bunu yaparken baskı yerine iletişim kanallarını açık tutmak daha etkili olacaktır. Ailelerin çocuklarıyla kaliteli zaman geçirmeleri, güvenli bir ortamda duygu ve düşüncelerini paylaşmalarını teşvik etmeleri gerekmektedir" diye ekliyor.
Hikikomori Sendromu'nun çağımızın ciddi bir sorunu haline geldiği ve yalnızca Japonya'da değil, dünya genelinde de dikkat çekici bir sağlık sorunu olduğu unutulmamalıdır. Unutulmaması gereken, bu sorunun daha geniş toplumsal etkileri olabileceğidir; sosyal ilişkileri zayıflayan genç bireyler, sosyal karşılaşmalar yerine sanal etkileşimler yaşamaya başlayarak, sosyal becerilerinden de uzaklaşabilirler! Bu nedenle, ailelerin ve eğitimcilerin gerekli adımları atmaları hayati önem taşıyor.