İran, ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkenin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e yazdığı mektuba yanıtını açıkladı. Cevap, pek çok açıdan dikkat çekici ve Tahran yönetiminin görüşlerini net bir şekilde ortaya koyuyor.

1. Nükleer Program Gereksinimi

İran, nükleer programının başlıca bir hak olduğunu vurgulayarak, süreçle ilgili müzakereleri yalnızca 2015 Nükleer Anlaşması çerçevesinde yürütmeye istekli olduğunu belirtti. Tahran, bu anlaşmanın korunması için gerekli adımları atacaklarını ifade etti. Yani, müzakerelere açık olmakla birlikte, bu konunun ulusal bir egemenlik meselesi olduğu da altını çizdi.

2. Savunma ve Füze Programlarının Reddi

Haberlerde yer alan bilgilere göre, İran, Trump’ın mektubundaki savunma ve füze programı ile ilgili müzakere taleplerini kesin bir şekilde reddetti. Tahran, bu konuda herhangi bir pazarlık yapma niyetinde olmadıklarını belirtti. Ülkenin savunma stratejisi, dış tehditler karşısında son derece bağımsız bir şekilde şekillendiği için, bu tür taleplerin kabul edilemeyeceğini vurguladı.

3. Saldırılara Karşı Sınırsız Misilleme Yetkisi

İran, ulusal güvenliğini koruma kararlılığını ifade ederek, herhangi bir askeri saldırıya karşı misilleme hakkına sahip olduğunu vurguladı. Tahran yönetimi, kendi toprakları üzerindeki tehditlere karşı anında cevap verebileceklerini belirtti. Bu bağlamda, bölgesel müttefikleriyle olan ilişkilerine de dikkat çekerek, bu müttefiklerin bağımsız hareket ettiklerini ve olası işbirliklerine açık olduklarını ifade etti.

4. Trump'ın Mektubuna Yanıt

ABD Başkanı Donald Trump, 7 Mart’ta Fox Business Network’e verdiği röportajda, Hamaney’e bir mektup yazdığını ve İran’la müzakere edilmesi gerektiğini dile getirdi. Trump, “Umarım müzakere edersiniz çünkü askeri olarak girmemiz gerekirse bu korkunç bir şey olacak” dedi.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ise 11 Mart tarihinde Trump’ın bu tehditlerine karşı, “Tehdit ettiğin için seninle müzakere etmeyeceğim. Ne halt etmek istersen et,” diyerek karşılık verdi. Bu durum, İran'ın ulusal egemenlik konusundaki kararlılığını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Son olarak, İran’ın yanıtı yalnızca Trump’a değil, aynı zamanda tüm dünya kamuoyuna, ülkeler arası ilgili sorunların müzakere ile değil, karşılıklı saygı esasına dayalı olarak çözülmesi gerektiğinin de altını çiziyor.