İsrail: Brüksel, diyaloğu kesme teklifini reddetti, görüş ayrılıkları derinleşiyor!
2024-11-19
Yazar: Yusuf
Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları, Gazze'de yaşanan insani krizin ardından İsrail ile siyasi diyaloğun askıya alınması teklifini reddetti. Bu başvurunun öncüsü, görev süresi sonuna yaklaşan AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell oldu.
Borrell, AB'nin uluslararası krizlere yaklaşımını sert bir dille eleştirirken, toplumlar arasında birlik ve dayanışmanın acilen sağlanması gerektiğini vurguladı. Borrell, Avrupa Birliği’nin güçlü bir jeopolitik aktör olabilmesi için şeffaf ve hızlı kararlar alması gerektiğinin altını çizdi. 18 Kasım'daki toplantıda yaptığı konuşmada, "Güç dilini kullanabilmek için birlik olmalısınız. Birlik kalmadığınız sürece gücünüzü gösteremezsiniz" ifadelerini kullandı.
Borrell, içinde bulunduğumuz uluslararası ortamda, daha fazla beklemenin AB için tehlikeli olduğunu belirtti. “Dünyadaki olaylar sizi beklemiyor. Rusya savaşı durdurmuyor" diyerek acil eylem çağrısında bulundu.
Gazze'deki olaylar, AB'nin İsrail politikasında tarihsel olarak yaşanan bölünmeleri de gün yüzüne çıkardı. Geçmişte, 2012'de benzer bir tartışma sonucunda Ortaklık Konseyi'nin kararları askıya alınmış ve bu durum on yıl boyunca devam etmişti. Bu tür durumlarla ilgili çok sayıda ülkenin birbirleriyle fikir ayrılıkları yaşadığı görülüyor.
Özellikle bazı ülkeler, Ukrayna'ya yönelik saldırılara karşı ortak bir tepki geliştirmekte zorlanırken, Macaristan gibi ülkeler, Rusya'yla olan ilişkilerini güçlendirerek dikkat çekiyor. Almanya'nın bu bağlamda Rusya'yla olan iletişimini sürdürmesi ise Avrupa'nın genel stratejisi açısından karşıt görüşler yaratıyor.
Uzun menzilli füzelerin nasıl kullanılacağı konusunda bile ortak bir tutum oluşturmakta zorluk çeken AB üyeleri için gelecekteki işbirliği soru işareti taşıyor. Bu karmaşık dinamikler, Avrupa Birliği’nin tek ses olması adına büyük bir tehdit oluşturuyor. Borrell’in de belirttiği gibi, tarihi zorluklarla karşılaştığımızda, bugüne kadar yaptıklarımızla yargılanacağız. Bu nedenle daha fazla birlik çağrısının ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.