İsrail ordusu, 17 Mart'ta Gazze Şeridi'nin Refah kentinde gerçekleşen bir saldırıda yaralıları kurtarmak için bölgeye giden ambulans ve itfaiye aracını hedef aldığını açıkça itiraf etti. Bu açıklama, uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve savaş suçları konusunda yeni tartışmalara yol açtı.

İsrail ordusunun yayımladığı bilgiye göre, saldırıda "şüpheli görülen" araçların belirli bir şekilde ateş açıldığı belirtiliyor. Açıklamanın devamında, yapılan ilk soruşturmada, bu şüpheli araçların bazılarının ambulans ve itfaiye aracı olduğu tespit edildiği ifade edildi.

Filistin Kızılayı, 17 Mart'tan bu yana 9 sağlık çalışanından haber alınamadığını duyurdu. Kurum, İsrail'in sağlık görevlilerine ulaşılmalarını kasten engellediğini iddia ederek, kaybolan çalışanlarının hayatından İsrail'in sorumlu olduğunu belirtti. Yapılan açıklamalarda, sağlık ekiplerinin yoğun ateş altında kaldığı ve yaralananlar olduğu bilgisi de paylaşıldı.

Olayın meydana geldiği gün, 17 Mart Pazar, Tel Sultan bölgesindeki İsrail bombardımanında yaralananları kurtarmak için bölgeye giden 9 sağlık çalışanıyla iletişim kopmuştu. Ayrıca, aynı gün 5 sivil savunma ekibi mensubuyla da irtibat kesildi. 21 Mart Perşembe günü yapılan aramalar neticesinde, kaybolan kişilerden birinin parçalanmış bedenine ulaşıldığı bildirildi.

Bu olay, İsrail'in sivil alanlara yönelik saldırılarının ne kadar ciddi boyutlara vardığını bir kez daha gözler önüne sererken, uluslararası insan hakları örgütleri ve ülkelerden gelen tepkiler artış göstermekte. Filistin'deki durumu yakından takip eden gözlemciler, bu tür olayların, dünya genelinde kamuoyunun İsrail'e olan bakış açısını nasıl değiştirebileceğini vurguluyorlar. Sadece bir ambulansa saldırı ile sınırlı kalmayan bu durum, aynı zamanda savaşın insani boyutunu da sorgulatan çarpıcı gerçekler sunuyor.