İsrail'in siyonist hükümeti, Gazze'deki kanlı saldırılarını bölgesel bir savaşa dönüştürmek ve diğer ülkeleri bu kaosun içine çekmek için bir dizi planı adım adım hayata geçiriyor. Geçtiğimiz günlerde Beyrut'a düzenlediği bombardımanda Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ı hedef alan İsrail, Lübnan cephesini de açmış oldu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölgedeki istikrarsızlık ile ilgili endişelerini dile getirerek, "İsrail'in Gazze ve Ramallah'ta uyguladığı saldırgan politikayı Lübnan'a ve diğer bölge ülkelerine yayma girişimlerine artık 'dur' denilmelidir" çağrısını yineledi.

ABD, özellikle İsrail'in uyguladığı politikalara destek veren Batı dünyası, yaşananları "Netanyahu'nun savaşı" olarak adlandırarak gerçekleri gizlemeye çalışıyor. Oysa bu durum, işgal, soykırım ve ilhak planları ile birlikte ABD ve Avrupa ülkeleri tarafından da destekleniyor. Gazze'nin işgalinde bir yıldır devam eden maddi ve askeri yardımlar bunun açık bir göstergesi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, iç ve dış baskılara rağmen direnişini sürdürüyor. 'Kişisel savaşı' ile bütünleştirdiği siyonist işgal projelerini bölgeye yayma çabası devam ediyor. Özellikle ABD'yi Gazze'den daha önemli bir şekilde içine çekmeyi amaçlayan bir bölgesel savaş senaryosunun ilk ayaklarını Nasrallah'ı öldürerek Lübnan'da başlattı. Diğer yandan, İran'ın bölgedeki direniş gruplarına destek olan rolünü ortadan kaldırmak da hedefleri arasında.

Netanyahu, ABD ve Avrupa'nın bölgesel savaştan kaçınma çağrılarını dikkate almadan, 5 Kasım Amerikan seçimlerine kadar kaos ortamını yükseltmeyi planlıyor. Çünkü İsrail, hedeflerini gerçekleştirmek ve bu kaosu diğer bölge ülkelerine yaymak için kesin bir zafer arıyor. Bu bağlamda, askeri hegemonyasını yeniden tesis etme gayretleri devam etmekte.

İsrail'in bölgesel hedeflerinin bazıları şöyle özetlenebilir:

1) Gazze'nin İlhakı ve Batı Şeria

Gazze'yi ilhak ettikten sonra Batı Şeria'daki direnişi ortadan kaldırmak ve Türkiye'nin desteklediği Filistin yönetimini zayıflatmak. Ayrıca, Gazze ve Şeria'daki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün'e sürülmesi hedefleniyor, böylece bölgedeki tarihi Filistin toprakları üzerinde Yahudi Devleti'nin varlığı pekiştirilecek.

2) Hizbullah Tehdidinin Ortadan Kaldırılması

Bunun için, Lübnan'daki Hizbullah'ın askeri tehdidini yok etmek ve Lübnan'ın güneyini yeniden kontrol altına almak gerekiyor.

3) Bölgedeki Direniş Grupları ile Mücadele

Sadece Hizbullah'ı değil, Irak ve Suriye'deki gruplarla birlikte Yemen'deki Husi isyancılarını da kapsayan bir strateji geliştirilerek Kızıldeniz'deki gemi trafiği engellenecek; bu sayede İran'ın bölgedeki etkisi azaltılacak.

4) İki Devletli Çözümün Engellenmesi

Türkiye'nin öncülük ettiği, Doğu Kudüs’ü başkent yapan Filistin'e egemenlik tanıyan 'iki devletli çözüm' fikrinin tarihe karışması hedefleniyor.

5) Arz-ı Mevud Projesinin Hayata Geçirilmesi

Ayrıca, Nil'den Fırat'a, oradan Kapadokya'ya kadar uzanan Anadolu'nun güneyindeki toprakları kapsayan Arz-ı Mevud projesinin hayata geçirilmesi amaçlanıyor.

Sonuç olarak, İsrail'in bu hedefleri göz önüne alındığında, durdurulmasının zor olduğu ve kararlılıkla hareket edeceği öngörülüyor.