İsrail'in Fantezileri Kâbusa Dönüşüyor! Umutlar Hızla Yok Oluyor!
2024-11-24
Yazar: Elif
ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın azınlık siyonistlerden kurduğu kabine, katı bir militarizmle donanmış olan İsrail rejimini daha da teşvik etti. Bu durum, İsrail'in Ortadoğu’daki hayallerinin sınır tanımadığını gösteriyor.
Zafer sarhoşluğuyla yanıp tutuşan İsrail, bölgedeki etkisini artırmak için askeri güç kullanma planları yapıyor. Ancak bazı çatışmalarda üstünlük sağlamanın savaşı kazanmak için yeterli olmadığını acı bir şekilde öğrenecekler.
İsrail, Gazze ve Lübnan'dan sonra, bölgeye yönelik orta ve uzun vadeli hedeflerini açıkça ortaya koymaya başladı. Bunun da etkisiyle, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Ortadoğu’yu yeniden tasarlama çabalarının simgesi olarak eski ABD Başkanı George W. Bush'un kullandığı "şeytan üçgeni" retoriğini yeniden gündeme getirdi.
Bu söylemlerin tesadüf olmadığı ortada. Hedefleri doğrultusunda dil manipülasyonlarıyla gücü elde etmeyi planlayan Siyonistler, Amerikalı neo-conların yarım kalan Büyük Ortadoğu Projesi'ni tamamlayacaklarına inanıyor.
İsrail'in gerçek niyeti, Hamas ve Hizbullah’ı ortadan kaldırarak Filistin'i tamamen ilhak etmek ve Lübnan'ı işgal edip İran'ı vesayet altına alma hedefinin çok ötesine uzanıyor. Kendini bir Mesih gibi sunan İsrail, hem Lübnan halkının hem de İran halkının, Kürtlerin ve Dürzilerin kurtarıcısı olarak hareket ediyor.
Savaşını 'iyiliğe karşı kötülüğün savaşı' olarak ilan eden İsrail, artık 'barbarlara karşı medeni savaş' imajını sürdüremiyor. Son zamanlarda uluslararası kamuoyundan yükselen sesler ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin aldığı kararlar, İsrail'in Ortadoğu'daki sömürgeci, işgalci ve ırkçı hayallerinin kâbusa dönüşme ihtimalinin giderek arttığını gösteriyor.
İsrail yönetimi, Batı Şeria’da Filistinlilere yönelik uyguladığı terör ve şiddet stratejisini Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kararının ardından durdurmak zorunda kaldı.
Yeni süreçte, Türkiye ve Körfez ülkelerinin uzlaşı arayışlarının etkisiyle, İsrail askeri ve ekonomik ambargo ile nefessiz kalabilir. Bazı Batılı ülkelerin yanı sıra 'Küresel Güney' denilen ülkelerin de destek vereceği bu hamlenin, Rusya veya İran'a uygulanan ambargolardan daha etkili olacağı kesin. Zira İsrail, Batı ülkelerine hayli bağımlı bir devlet.
Körfez'deki aktörlerin devreye girmesi, dengeyi değiştirebilir. Ayrıca, yalnızca Trump ve ailesi için değil, onun etrafındaki siyasetçiler için de Körfez lobisi, cazip bir emeklilik kapısıdır. Ancak Körfez ülkeleri artık eski psikolojilerinde değil. İran konusunda, Körfez ülkeleri Trump’ın 2017’deki döneminden daha farklı bir tavra sahip.
ABD liderliğindeki kararsızlık, Körfez ülkelerinin küresel ağlarını etkin bir şekilde çeşitlendirmesine yol açtı. Bugün Körfez, ABD ve İsrail'e daha az bağımlı. Dolayısıyla bu yeni dönemde, Körfez lobisinin etkisi, Trump’ın İsrail’e olan desteğini frenleyecek en etkili araçlardan biri olacaktır.
Tüm bu gelişmeler, kendini ilah gibi gören İsrail’in bölgedeki hayallerini kâbusa çevirecek gibi görünüyor. Gelecek günlerde neler olacağını hep birlikte göreceğiz.