İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve Yönetimine Dava Açıldı!
2025-01-14
Yazar: Ali
İstanbul Barosu'nda Dava Açıldı
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri, görevlerine son verilmesi ve yeni bir seçim yapılması talebiyle İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi'nde dava açıldı. Dava, başta Kaboğlu'nun yanı sıra Rukiye Leyla Süren, Hürrem Sönmez, Ahmet Ergin, Metin İriz, Mehmedali Barış Beşli, Yelda Koçak Urfa, Fırat Epözdemir, Ezgi Şahin Yalvarıcı, Ekrem Bilen Selimoğlu ve Bengisu Kadı Çavdar olmak üzere tüm yönetim kurulu üyelerini kapsıyor.
Kaboğlu Hakkında Kovuşturma İzni Talebi
Ayrıca, Kaboğlu hakkında "terör örgütü propagandası yapmak" iddiasıyla Adalet Bakanlığı’ndan kovuşturma izni talep edildi. İstanbul Barosu’ndan yapılan açıklamada, Baro Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerinin beyanlarının alınmadığı ve Adalet Bakanlığı’ndan soruşturma izni istenmeden başlatılan bu süreçte birçok hukuki eksikliklerin bulunduğu vurgulandı. İlgili makamlara gönderilen başvuruda, bu sürecin Avukatlık Kanunu ve Anayasa'ya aykırı olduğu ifade edildi.
Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan Yeni Açıklama
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, konu hakkında akşam saatlerinde yeni bir açıklama yaptı. Bu açıklamaya göre, Baro yöneticilerinin görevlerine son verilmesi talebiyle açılan dava kapsamında, şüphelilerin savunmalarının alınacağı tarih 7 Ocak 2025 olarak belirlendi. Ayrıca, soruşturma evrakının kovuşturma izni için Adalet Bakanlığı’na 9 Ocak 2025'te gönderileceği duyuruldu.
Zor Bir Süreç
Bu gelişmeler, İstanbul Barosu’nun hem hukuki hem de idari olarak zor bir süreçten geçtiğini ortaya koyuyor. İstanbul Barosu yönetiminin, içinde bulunduğu bu zorlu durum karşısında kamuoyuna nasıl bir açıklama yapacağı merak konusu. Baro'dan aldığımız bilgilere göre, bu durumdan etkilenen avukatlar ve üyeler arasında endişe ve belirsizlik hakim. Kaboğlu ve yönetiminin bu iddialara karşı nasıl bir savunma geliştireceği ve süreçte atacakları adımlar ise dikkatle takip ediliyor.
Uzmanların Görüşleri
Uzmanlar, bu gibi durumların yalnızca avukatlık mesleği açısından değil, genel olarak hukuk sistemi üzerinde de önemli etkileri olabileceğine dikkat çekiyor. Yasal süreçlerin başladığı ve medya tarafından yoğun ilgi göreceği bu davanın sonucu, Türkiye'deki diğer barolar üzerinde de etkili olabilir.