Son yapılan araştırmalar, İstanbul'un en yoğun ilçelerinden biri olan Merter'de bulunan fosil kalıntılarının deprem riski hakkında önemli bilgiler sunduğunu ortaya koydu. Prof. Dr. Üşümezsoy, bu kalıntıların, İstanbul'un tarihi boyunca meydana gelen yer hareketlerine dair ipuçları taşıdığını belirtti.

Deprem riskli bölgelerin tarihçesi, bu fosillerin oluştuğu eski deniz kıyılarına dayanıyor. Marmara Denizi'nin kuzey kenarındaki fay hatlarına dikkat çeken uzmanlar, bu alanların sürekli çökme ve yer hareketleri verdiğini dile getirdi. Fosillerin büyük kısmı, ölü midye ve deniz minaresi gibi deniz canlılarına ait olup, zamanla çökerek kireç taşına dönüştü.

Bölgedeki genel jeolojik yapı ise teknik olarak Bağcılar ve Güngören gibi yerleşim alanlarının altında yatan farklı tabakaların etkileşimini içeriyor. Bağcılar, oldukça geniş bir alan kaplarken, bu alanın altında yer alan Güngören killersi, üstündeki kireç taşları ile birlikte çeşitli zemin yapılarına sahip. Özellikle kireç taşları, killere oranla daha sağlam zeminler oluşturuyor ve bu durum, olası depremler sırasında önemli bir güvenlik faktörü sunuyor.

Uzmanlar, bu fosillerin yanı sıra İstanbul'un deprem riskinin artırdığı farkındalığı ve buna yönelik önlemleri almamız gerektiğini vurguluyor. 2024 yılında beklenen büyük bir depremin, bu yapıların ve zeminlerin dayanıklılığını nasıl etkileyebileceği konusunda şimdiden tedbirler almak gerektiği belirtiliyor. İstanbul'daki deprem riski ile ilgili daha fazla bilgi ve güncel gelişmeler için takipte kalın!