Bilim dünyası, gerçek anlamda bir devrim yaşadı! Dallas merkezli biyoteknoloji firması Colossal Biosciences, yaklaşık 12 bin yıl önce soyu tükenmiş olan 'Ulu Kurt'u (dire wolf) geri getirdi. Romulus ve Remus adındaki iki erkek yavru 1 Ekim 2024’te, Khaleesi adındaki dişi yavru ise 30 Ocak 2025’te dünyaya gelecek. Bu olay, nesil tükenmesinden kurtarma (de-extinction) alanında bir dönüm noktası olarak kayıtlara geçti. Tıpkı 1993 yapımı Jurassic Park filminde dinozorların fosil DNA’sıyla yeniden yaratılması gibi, ulu kurtlar da antik kalıntılardan hayat buldu.

ULU KURT (DİRE WOLF) NEDİR?

Ulu kurt (Aenocyon dirus), Pleistosen döneminde Kuzey ve Güney Amerika’da yaşamış, gri kurttan daha büyük ve güçlü bir türdür. Ortalama 68 kilogram ağırlığındaki bu yırtıcılar, büyük dişleri ve güçlü çeneleri sayesinde bison ve tembel hayvan gibi avları hedef alıyordu. Son Buzul Çağı’nın sonunda yok olan bu tür, artık sadece fosillerle anılıyordu – tıpkı dinozorlar gibi.

NASIL GERİ GETİRİLDİ?

Colossal Biosciences, Jurassic Park'taki kehribar içerisinde bulunan sivrisineklerden DNA toplanmasından esinlenerek, 13,000 yıllık bir diş ve 72,000 yıllık bir kulak kemiğinden antik DNA çıkardı. Ulu kurtun genomu yeniden oluşturuldu ve gri kurt genomunun temel alınarak CRISPR teknolojisiyle 14 anahtar gen düzenlendi. Bu genler, türün kaslı yapısını, geniş kafatasını ve açık renkli kürkünü geri getirdi. Embriyolar, melez köpeklerin rahmine yerleştirildi ve yavrular doğdu.

BİLİMSEL DÜNYADA SASİNTILAR

Bu gelişmeler, yalnızca doğa bilimleri için değil, aynı zamanda etik tartışmalar için de önemli bir kapı aralıyor. Ulu kurtların geri dönüşü, ekosistem dengelerinin ne kadar değişebileceği konusunda endişeleri de beraberinde getiriyor. Uzmanlar, bu türlerin hayata döndürülmesinin orman ekosistemleri üzerine potansiyel etkileri hakkında endişelerin olduğunu belirtiyor.

Gelecek yıllarda ulu kurtlar, hem bilimsel araştırmalar için bir fırsat hem de toplumda birçok soruyu gündeme getirecek bir tartışma konusu olacağa benziyor. Jurassic Park tarzı projelerin artışı ve bilim ile bireyler arasındaki ilişki, dikkatle izlenmesi gereken bir dönüşümü işaret ediyor.