Kara Deliğin İçinde Yaşıyor Olabilir Miyiz?
2025-04-04
Yazar: Mustafa
Son yıllarda evrenin yapısı üzerine yapılan araştırmalar, kainatın doğasına dair çarpıcı teoriler ortaya koyuyor. Kansas Eyalet Üniversitesi'nden Bilgisayar Bilimi Doçenti Lior Shamir, NASA'nın James Webb Uzay Teleskobu tarafından elde edilen verileri inceleyerek, galaksilerin döndürme yönleri üzerine ilginç bulgulara ulaştı. Shamir, 263 galaksinin incelendiği çalışmasında, galaksilerin üçte ikisinin saat yönünde, üçte birinin ise ters yönde döndüğünü açıkladı.
Bu gözlemler, evrendeki her yıldızın bir yöne dönerken diğerlerinin ters yöne dönmesi olasılığını sorguluyor. Shamir, galaksimizin bir kara deliğin içinde bulunduğunu ve bu kara deliğin başka bir evrene açılan bir kapı olabileceğini öne sürdü. Bu fikir, 'Schwarzschild kozmolojisi' olarak adlandırılan ve evrenin bir kara deliğin merkezinde oluştuğunu savunan teorilerle örtüşüyor.
Shamir’in teorisi, evrenimizin bir kara deliğin iç kısmında yer aldığı ve bu kara deliğin daha büyük bir ana evrene bağlı olduğu anlamına geliyor. Ancak bunun sonucunda evrendeki kara deliklerin ne olduğu sorusu gündeme geliyor. Shamir, kainattaki kara deliklerin, gözlemlenemeyen diğer evrenlere açılan solucan delikleri olabileceğini belirtti.
New Haven Üniversitesi'nden teorik fizikçi Nikodem Poplawski, Shamir’in iddialarını destekleyerek, dönen bir evrenin en basit açıklamasının evrenin bir kara delikte doğmuş olması olduğunu ifade etti. Poplawski, galaksilerin dönme dinamiklerinin, ana kara deliğin dönüş ekseninden etkilenmiş olabileceğini savundu.
Peki, 'Schwarzschild kozmolojisi' nedir? 20. yüzyılın başlarında Karl Schwarzschild, kara delikleri matematiksel olarak tanımlayan denklemler geliştirdi. 1970'lerde Raj Kumar Pathria ve I.J. Good, Schwarzschild'in çalışmalarını temel alarak, evrenimizin sınırlarını belirleyen Schwarzschild yarı çapını tanımladılar.
Sonuç olarak, evrenin gizemleri üzerine yapılan bu yeni araştırmalar, kara deliklerin sadece uzayın derinliklerinde değil, aynı zamanda evrenimizin yapısında da beklenmedik rol oynayabileceğini göstermektedir. Bilim insanları, bu bulguların evren ve bizlere dair anlayışımızı köklü bir şekilde değiştirebileceği kanaatindeler. Gelecek araştırmaların, bu teorilerin doğruluğunu test etmesi umuluyor. Bilim dünyasında heyecan verici gelişmelerin kapısını aralayan bu teorilere karşı dikkatli bir merakla yaklaşmak gerekiyor!