Tarık Çelenk, bu haftaki yazısında Türkiye’nin içinden geçtiği siyasi türbülansı, hukuksuz İmamoğlu operasyonu sonrası oluşan toplumsal muhalefeti, dijital çağda kutuplaşma, büyü ve politik psikoloji kavramları üzerinden ele alıyor.

Dijital Çağda Kutuplaşma ve Politik Psikoloji: Son Gelişmeler

Ramazan Bayramı'na yaklaşırken, ülkemizin yaşadığı siyasi çalkantılar herkesi endişelendiriyor. Toplumda yaşanan adalet arayışı ve vicdan sızısı, tarih boyunca olduğu gibi şimdi de oldukça vahim bir noktaya ulaşmış durumda. Osmanlı’dan Cumhuriyet'e uzanan iki yüzyıllık anayasal reform geleneği, ilk kez devlet ve toplum arasında belirgin bir savrulma yaşıyor. Bu yaklaşım, makul bir uzlaşma ile düzeltilemezse, ileride daha büyük felaketlere yol açabilir.

Toplumsal Muhalefet ve CHP’nin Rolü

Toplumdaki adalet arayışı, doğal olarak ana muhalefet partisi olan CHP tarafından üstleniyor. Ancak CHP'nin lider kadrosunun toplumsal farklılıkları temsil etme ve seslendirme konusunda yeterince etkin olduğu söylenemez. Bu durum, henüz ortaya çıkmamış olan merkezi, demokratik muhalefetin varlığını gerektirmekte. Ancak mevcut koşullarda bunu gerçekleştirmek pek mümkün gözükmüyor.

İktidar Çevrelerinin Hiciv Üretimindeki Zayıflıkları

Anayasal çerçeveye sıkı sıkıya bağlı kalarak vicdanları isyan ettiren protestolar, özellikle genç kesimde yeni bir hiciv anlayışını geliştirdi. Kültür ve sanat alanında, muhalif düşüncenin ve eleştirinin önemli bir rolü bulunmakta. İktidar, bu bağlamda neden yeterince aydın ve fikir çıkaramıyor? Bu sorunun cevabı, iktidarın vicdan ve adalet gibi tartışmaların dışında kalmasıyla ilişkilidir.

Kimliklerin Kapalı Olmasının Nedenleri

Toplum içinde, farklı kesimlerin tartışması gereken konular mevcutken, kimlikler arası çatışma nedeniyle bu tartışmalar yapılamıyor. Örneğin Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan krizler veya yurtdışında Türk komplosuna inanlar gibi. Bu durum, bireylerin grup kimlikleri içerisinde kaybolduğunu gösteriyor. Siyasi kabileler, hayatlarını sürdürmek için adalet ve vicdan duygusunu bir tarafa itmekte.

Büyü ve Politik Psikoloji

Bazen politik psikoloji, kitlelerdeki duyarsızlığı tam olarak anlamlandırmada yetersiz kalabilir. Dijital çağda büyü ve politik psikoloji arasındaki ilişkiyi incelemek, bu bağlamda önemlidir. Rönesans döneminde bilim ile büyüyü birleştiren aydınlar, günümüzde bu dinamiklerin adalet ve vicdan üzerine yeniden düşünülmesi gerektiğine işaret ediyor.

Güçlü bir dezenformasyon ile karşı karşıya olduğumuz bu dönemde, toplum içindeki kutuplaşma dinamikleri dikkat çekici bir şekilde büyümekte. İnsanlar, birbirleriyle olan iletişimlerini ve vicdan duygularını kaybetmiş durumdalar.

Kaos ve Manipülasyon

Modern dünyada, kaos büyüsü olarak bilinen kavram da, gerçeğin manipülasyonu amacı taşımaktadır. Dezenformasyon, kitle psikolojisine etkisi üzerinden giderek yeni bir anlayış yaratmakta. Trump yönetiminde uygulanan kaos stratejileri, Türkiye'deki politik ortamda benzer bir şekilde kullanılmakta.

Sonuç

Toplum olarak, bizlerin kendi yarattığımız gerçekliklere değil, adalet ve vicdan duygusuna ihtiyaç duyduğumuz aşikardır. Bu, sosyal medya manipülasyonu ve dezenformasyon ile daha da karmaşık hale geliyor. Yankı odalarından çıkmanın, birbirimizi anlamanın ve dokunmanın zamanı geldi. Adalet ve vicdan, insanlığın doğasında bulunan evrensel duygulardır ve bu değerlerin hayata geçirilmesi, hepimizin sorumluluğundadır.