Sağlık

Meme Kanseriyle Mücadelede Yeni Dönem: Mikrobiyota Analizi ile Umut Verici Bulgular

2024-10-15

Yazar: Ayşe

Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi’nde gerçekleştirilen son araştırmada, bağırsak mikrobiyotasının bozulmasının meme kanserine yol açabileceği belirlendi. KOÜ Rektörü Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk ve Tıp Fakültesi Araştırma Görevlisi Dr. Mehmet Fatih Özsaray’ın yürüttüğü çalışmada, meme kanseri tedavisi gören 22 hastadan alınan patolojik örneklerle bağırsak mikrobiyotası arasındaki ilişki incelendi.

Araştırma sonucunda, tümörlü ve normal meme dokuları arasında bazı özellikler açısından önemli farklılıklar tespit edildi. Dr. Özsaray tarafından hazırlanan "Meme Kanseri Tanısı Alan Olgular ve Bağırsak Mikrobiyotası ile İlişkinin Prospektif Değerlendirilmesi" başlıklı çalışmada, meme ve dışkı örneklerinden elde edilen mikroorganizmalar analiz edilerek, meme kanseri ile mikrobiyota arasındaki bağlantı ortaya kondu.

Meme Kanserine Yol Açan Faktörleri Engellemek Mümkün!

Prof. Dr. Nuh Zafer Cantürk, meme kanserinin oluşumuna neden olan bazı faktörlerin engellenebilir olduğunu belirterek, beslenme alışkanlıkları, obezite, hayvansal gıdaların aşırı tüketimi, şeker hastalığı, alkol ve sigara kullanımı gibi unsurların kanserin tetikleyicileri arasında yer aldığını vurguladı. Ayrıca, KOÜ’de meme ve tiroit kanseri ile bağırsak mikrobotasını inceleyen iki önemli araştırma yürütüldüğünü açıkladı.

Bağırsak Mikrobiyotası Meme Kanseri Gelişiminde Rol Oynayabilir!

Cantürk, yapılan incelemelerde meme kanseri dokusundaki mikroorganizmalar ile bağırsak mikrobiyotası arasında istatistiksel farklılıklar tespit ettiklerini belirtti. Bağırsak mikrobiyotasının, meme kanserinin gelişiminde önemli bir rol oynayabileceğini düşündüklerini ifade eden Cantürk, ancak diğer etkileyen faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca, tiroit kanseri ile ilgili araştırmaların da devam ettiğini ve bu iki kanseri karşılaştırarak daha net sonuçlar elde etmeyi planladıklarını belirtti.

Araştırmalar, Literatüre Değerli Katkılar Sunacak!

Bu araştırmanın kanserin tamamen çözümü olmasa da gelecekteki çalışmalara önemli bir adım olduğunu belirten Cantürk, bulgularının literatüre katkı sağlayacağını ve araştırmanın genişletilmesiyle daha net sonuçlar elde edeceklerini vurguladı. Meme kanseri tanısında erken teşhisin önemine dikkat çeken Cantürk, kadınların düzenli mamografi ve ultrason kontrollerini aksatmamaları gerektiğini hatırlattı.

Ayrıca, araştırma yapılan kişi sayısının artırılmasının çalışmaların güvenilirliğini ve sonuçların kullanılabilirliğini artıracağına da değinen Cantürk, bir sonraki aşamada koltuk altı lenf bezlerinin de dahil edileceğini açıkladı. Bu önemli gelişme, meme kanseriyle mücadelede yeni umutlar vadeden bir adım olarak değerlendiriliyor.