
Mustafa Çelik yazdı: Osman Sınav’a şahidimdir
2025-03-24
Yazar: Elif
Geçmiş zaman, dostların hatıralarıyla daha fazla anlam kazanır. Reminiscence bazen bir nimettir. Rahmetli Osman Sınav ve sevgili Hasan Kaçan’ın ‘Ekmek Teknesi’ projesini ilk bana getirdikleri gün aklımda. O dönem Kanal 7 Televizyonu’nun Genel Yayın Yönetmeni idim. Onlar, ‘Kanal 7 için çok uygun bir proje, bu dizi buraya yakışır’ demişlerdi. Çok sevsek de, beğensek de ne yazık ki maddi yetersizlikler nedeniyle bu teklifi değerlendiremedik. Aynı şekilde ‘Sakarya Fırat’ dizisini de sevgili kardeşim Süleyman Çobanoğlu, Kanal 7’nin Program Daire Başkanı iken hazırlamıştı. Ama yine aynı nedenlerle bu proje de Osman Sınav’a nasip oldu.
Osman Sınav, büyük hayallerin insanıydı. Her görüşmemizde dinlediğim projeleri, çok geçmeden birden bire hayata dönüşmüştü. Bu ülke için daha ne hayaller kurmuştu, ömrü vefa etmedi hepsine. Geriye dönüp baktığımızda, pek çok nitelikli ve değerli eser bıraktığını görüyoruz. Bir kısmını kendisinden dinleme fırsatına sahip olduğum ‘büyük hayallerinin’ düşüncesi, bu ölüm tam anlamıyla bir ‘erken ölüm’ oldu.
Birçok proje yarım kaldı. Osmanlı Padişahları'nın hayat hikayelerini içeren bir dizi projesi peşindeydi. Ak Parti iktidara geldikten bir süre sonra, Koşyolu’ndaki ofisinde ziyaret ettiğim bir gün bana en az dört-beş saat hiç yorulmadan bu büyük projesini dosya kağıtlarına yazdığı notlarla anlattı. Büyük hayallerin büyük coşkusu içindeydi. Bana beraber yapalım teklifi geçtiğinde, yine o korkunç ekonomik yetersizlikler karşıma çıkmamıştı. Osman, projelerin hakkettiği bütçeyi temin edemezse o projeyi bir kenarda beklemeye alırdı. Kendi heyecan ve coşkusuyla alakalı düşüncelerimi mahcubiyet içinde aktarabilmiştim. Ne zaman bir araya gelsek, milli ve manevi değerlere sahip bazı yetkililerin bu ve benzeri proje önerileri karşısındaki duyarsızlıklarından yakındım. Muhafazakâr camianın kültür-sanat alanındaki ilgisizliğine çok üzülüyordum.
Son yıllarda, Osman Sınav yapımcılığıyla hazırlanan dizilere ve sinema filmlerine bigane kalmadıklarını görüyorum. TRT ve ATV, hak ettikleri değerle Osman Sınav yapımı projeleri izleyiciyle buluşturuyorlardı. Ancak ben ancak Kanal 7 ve Ülke TV’de konuk edilebildim. Sinema anlayışını, büyük gayretini, asla vazgeçmeyen azmini anlatan programlar bizim ekranlarımızda yer aldı.
Osman Sınav ile ilk tanışmam 1983 yılının sonlarına dayanıyor. O dönemde Akabe Yayınları’nı ve Mavera Edebiyat Dergisi’ni yönetiyordum. 1989 yılında, 86’da benim kurduğum Nehir Yayınları ile 80’lerin başında Mesut Uçakan ve arkadaşlarının kurduğu Atlas Film’i birleştirerek Atlas-Nehir İletişim A.Ş. adında bir şirket kurmuştum. Bu sinema şirketinin kurucu ortaklarından biri de Osman Sınav’dı. Diğer ortaklar arasında Mesut Uçakan, Salih Dirilik ve Sami Kılıç bulunuyordu. O dönem için bu ortaklar önemli öncülerdi.
Bu şirketin çatısı altında faaliyet gösteren Anajans reklam sektörüne hizmet veriyordu. Osman Sınav ile o dönemde çalıştığımız firmalara reklam filmleri yaptık. Kendisi yönetmen olsun olmasın, mutlaka işin başında durup, vaziyet alırdı. Gerçekten titizdi. Onunla ve Sinegraf ile iş yapan hiç kimsenin gözünün arkada kalmadığını hatırlıyorum.
En uzun beraberliğimizin 1991 yazında Sivas’ta belgesel çekimleri için geçirdiğimiz günler olduğunu hatırlıyorum. 21 gün boyunca Sivas’ta kalmıştık. İkimiz sadece İstanbul’dan kendi arabasıyla yola çıkmayı tercih ettik. Hızlı bir şofördü. Ani fren yaptığı anlarda, bir eliyle direksiyonu tutarken, diğer eliyle yanındaki beni korumaya alırdı. Cami çekimlerine gittiğimizde yaşadığım duygular hala aklımda.
Osman’ın sinemaya olan katkıları, öğrendiği her detay ve önemli eser bırakma arzusuyla şekillendi. Divriği Ulu Camii’ndeki ruhani atmosferde birlikte geçirdiğimiz anlar, sinemanın sadece bir sanat değil, bir aşk ve inanç ifadesi olduğunu anlamama yardımcı oldu.
Onun hayalleri ve projeleri, sinemanın gücünü ve duygusunu kameralarla yansıtan bir ses frekansı gibiydi. Osman Sınav, sadece sinema için değil, aynı zamanda insanların kalbine, kültürüne ve tarihine dokunarak bu ülkenin kahramanlarını sinemaya taşıdı.
Sevgili dostum, aziz kardeşim; coşkun ve sevgin her zaman bizimle. Hatıralarıyla yaşamaya devam edecek. Allah ruhunu şad etsin.