Dünya

Nisan'a Hoş Geldin!

2025-04-02

Yazar: Elif

Mart ayında gündemi belirleyen en önemli konu, elbette İstanbul operasyonları ve buna bağlı olarak yolsuzluk, rüşvet ve tutuklamalardı. Bu meseleler, Türkiye'nin siyasi arenasında ses getirdi ve hala da gündemi meşgul etmeye devam ediyor.

Mart'ı geride bıraktık, artık Nisan'a merhaba dedik. Ancak maalesef, önümüzdeki günlerde de adalet mücadelesinin devam edeceği öngörülüyor.

Adalet, herkesin güvenini tesis etmelidir. Adaletin sağlanması için beklemek zorundayız ve bizler, bu doğrultuda hakların bir gün yerine getirileceğine inanmalıyız.

RÜŞVET TARİHİNE GÖZ ATALIM

Rüşvet yalnızca günümüzde değil, tarihin derinliklerinde de kendine yer bulmuş. Örneğin, muallim Naci'nin kaleme aldığı bir sözü hatırlatmakta fayda var: "Hafıza-i beşer, nisyan ile maluldür." Yani unutkanlık insanın doğasında var. Bu durumun özeti, geçmişteki rüşvet skandallarını unutmamamız gerektiğidir.

2019 yılında Amerika’da meydana gelen rüşvet skandalında, bazı aileler çocuklarını en iyi üniversitelere sokabilmek için 50'den fazla rüşvet ödemek zorunda kalmıştı. Aralarında Hollywood yıldızları da bulunmaktadır. Bu olay, 2.5 milyon dolara kadar ulaşan bir maliyetle geniş çaplı bir soruşturmaya dönüştü.

Rüşvet tarihi, M.Ö. dönemlerine kadar uzanıyor. Örneğin, antik Roma İmparatoru Julius Caesar'ın rüşvet skandallarıyla dolu sicili var. Ayrıca, günümüzde de yolsuzlukla mücadele eden ülkelerdeki skandallar dikkat çekici.

Güney Afrika'da Parlamento Başkanı yolsuzluk iddiaları nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı. 2024 yılında bu tür olayların süreceği öngörülüyor.

Asya'da ise, Malezya eski Başbakanı Najib Razak’ın eşi, yolsuzluk suçlamasıyla 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bütün bu olaylar, bir toplumun adalet anlayışının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Japonya'da bu tür yasadışı uygulamalara karşı ciddi yaptırımlar uygulanıyor. Son olarak, 2016 yılında Rio de Janeiro'da düzenlenen Olimpiyat Oyunları sırasında eski Vali Sergio Cabral'ın, olimpiyatların organizasyonu için rüşvet verildiğini itiraf etmesi, böyle olayların uluslararası boyutunu da gözler önüne serdi.

Osmanlı döneminde bile rüşvet ve yolsuzluk olayları yaşanmış. Bugün ise bu tür konuların belgeleri tam olarak ortaya konabilmiş değil.

Tüm bunlarla birlikte, geçmişin hatalarından ders alarak, adaletin her zaman güçlü bir şekilde yerini bulmasını sağlamalıyız. Unutulmaması gereken şey, adaletin millenniumda bile geçerli bir kavram olduğudur ve tarih, bu tür sorunları defalarca tekrarlamıştır. Nisan ayı, bu konulardaki adalet arayışımızın ve vicdanen hesaplaşmamızın daha da derinleşmesi için bir fırsat sundu. Nisan’a hoş geldin!