Gazeteci ve akademisyen Nuray Mert hakkında "terör örgütüne üye olmak" suçlamasıyla dava açıldı ve yurtdışına çıkış yasağı getirildi. Bu durum, Türkiye'de ifade özgürlüğüne yönelik ciddi bir tehdit olarak değerlendiriliyor.

Medyascope'da yer alan habere göre, Nuray Mert, 2024 Ekim ayında "terör örgütü üyeliği" iddiasıyla ifadeye çağrıldı. Avukatlarıyla birlikte verdiği ifadede, 2013 yılındaki çözüm süreci dönemine ait olayların suçlamalara dayanak olduğunu vurguladı. Mert, "Pek çok gazeteci gibi PKK mensupları ile görüşmeler yaptık, bunları kamuoyuyla paylaştık" dedi.

Mert, bugüne kadar yalnızca düşüncelerini ifade ettiği için çeşitli mağduriyetler yaşadığını belirtti. Kendi ifadesiyle, ülkesinde demokratik bir kamuoyunun şekillenmesine önemli katkılarda bulunmuş bir gazeteci olarak, eleştirilerinin her zaman meşru olduğunu düşündüğünü dile getirdi.

Mert, yaşadığı süreçle ilgili şunları açıkladı: "Açık yalan, iftira ve tahrif dışında, insanların kendilerine göre doğru olanı söylediklerine inanırım. Doğru olduğuna inandığım ilkeler ve değerleri eğip bükmeye veya sessiz kalmaya yanaşmadım. Suçumun bundan ibaret olduğunu düşünüyorum."

Bu olay, Türkiye’nin ifade özgürlüğü konusunda tekrar gündeme gelmesine neden oldu. Özellikle 2013'teki çözüm sürecinin ardından sanatçılar, gazeteciler ve akademisyenler üzerindeki baskının arttığı ve bunu fırsat bilen devletin, muhalefeti susturmak için hukuku nasıl kullandığı tartışmalarını da beraberinde getirdi.

Nuray Mert'in durumu, birçok sivil toplum kuruluşu ve insan hakları savunucusu tarafından da yakından takip ediliyor. Olayın gelişimleri, hem ulusal hem de uluslararası kamuoyunda büyük bir yankı uyandırıyor.