Pompeii'nin Sırlarındaki Şaşırtıcı Gerçekler: 1945'ten Bu Yana Sadece Yanlış Bildiklerimiz Var!
2024-11-09
Yazar: Fatma
İtalyan yazar Italo Calvino, bir insanın hayatındaki her olayın aslında tüm yaşamını etkileyebileceğini ifade eder. MS 79 yılında Pompeii'de meydana gelen muazzam felaket de tam olarak böyle bir olaydı.
Vezüv Yanardağı'nın patlamasıyla birlikte, şehir gökten düşen ponza taşlarının altında kaldı. Bu felaket, binaların yıkılmasına, insanların korkunç şekilde yok olmasına neden oldu. Şehir, lavların ve küllerin tabakasıyla kaplandığında, birçok insan yaşamını yitirdi.
1863 yılından itibaren arkeologlar, Pompeii'deki kalıntıları alçı ile doldurarak, bu trajik olay sırasında hayatını kaybedenlerin anlarını canlandırmaya çalıştılar. Kazılarda ortaya çıkan kalıntılar arasında, 'Altın Bilezik Hanesi' olarak adlandırılan bir ailenin bilezikleri ile birlikte bir anne ve çocuğunun, 'İki Genç Kız' olarak adlandırılan iki sevgiyle sarılmış vücutların ise kardeş ya da anne kız olduğu düşünüldü.
Ancak son DNA analizleri, bu varyasyonların doğruluğunu sarsıcı bir şekilde değiştirdi. Yapılan araştırmalarda, bu kalıntıların bir grup insanı temsil ettiğini ve bu insanların aralarında düşündüğümüz gibi bir aile bağının olmadığını ortaya koydu.
Konuyla ilgili yapılan çalışma, Harvard Üniversitesi'nin genetik uzmanlarından David Reich ve Floransa Üniversitesi'nden David Caramelli önderliğindeki bir ekip tarafından gerçekleştirildi. 14 kalıntı üzerinde yapılan analizler, daha önce anne-oğul zannedilen iki kişinin aslında yetişkin ve çocuk yaştaki iki erkek olduğunu ve aralarında herhangi bir biyolojik bağ bulunmadığını ortaya koydu.
Bununla birlikte, 'İki Genç Kız' olarak nolandırılan gruptan en az birinin erkek olduğu da tespit edildi. Bu durum, Pompeii dönemi toplumundaki cinsiyet rolleri ve sosyal yapının ne kadar karmaşık olduğunu gösteriyor.
Uzmanlar, Pompeii'deki halkın genetik çeşitliliğinin Roma İmparatorluğu'nun kozmopolit yapısını yansıttığını belirtiyor. Araştırmalar, bu şehirde yaşayan insanların Kuzey Afrika'dan Asya'ya kadar geniş bir coğrafyadan geldiğini ve bu durumun o dönemdeki göçler ve ticaretle doğrudan bağlantılı olduğunu gösteriyor.
Öne çıkan bir diğer bilgi ise, Pompeii'deki toplam nüfusun 20.000 civarında olduğu ve bu kişilerin yaklaşık yüzde 10'unun Vezüv'ün patlaması sonucu hayatını kaybettiğinin tahmin edilmesidir. Bu noktada, elde edilen genetik verilerin, Pompeii sakinlerinin kökenlerini daha derinlemesine anlayabilmemiz için yeni bir perspektif sunduğu söylenebilir.
Sonuç olarak, günümüze kadar Pompeii'de yapılan kazılar ve araştırmalar, geçmişe dair bildiklerimizin ne kadar eksik olduğunu ve yaşananların gerçekte nasıl bir toplumu etkilediğini gözler önüne seriyor. Pompeii'deki bu esrarengiz kayıtlara ulaşmak, bilim dünyasının da yön değiştirmesine sebep oldu, bu yüzden sırların peşindeki araştırmalar devam edecektir.