Ukrayna ve Rusya arasındaki çatışma şiddetini artırarak devam ediyor. Ukrayna, ABD'nin sağladığı uzun menzilli ATACMS füzeleri ve İngiltere'den temin ettiği Storm Shadow füzeleri ile Rusya'nın topraklarına saldırıda bulundu. Bu durum, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ülkesi üzerindeki balistik füze saldırılarına karşı nükleer silah kullanma doktrinini onaylamasına neden oldu. Dünya genelinde büyük yankı uyandıran bu gelişmeler, askeri strateji uzmanlarının dikkatini çekti.

PUTİN: DÜŞMAN HEDEFLERİNE ULAŞAMADI

Putin, devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın saldırılarının başarısız olduğunu belirterek, "Düşman hedeflerine ulaşılamadı. Rusya'ya batılı silahlarla yapılan saldırılar operasyonumuzun sonucunu değiştirmeyecek" dedi. Bu tür açıklamalar, Rusya'nın kararlılığını ve üstünlük mücadelesini vurgulamak yönünde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

"SAVAŞ KÜRESEL HALE BÜRÜNDÜ"

Putin, Batılı silahlarla gerçekleştirilen saldırıların savaşa küresel boyut kazandırdığını ifade etti. "Bryansk ve Kursk bölgeleri batılı silahlarla vurulmuştur. Batının kışkırttığı bu bölgesel çatışma, artık küresel bir nitelik kazanmıştır. Düşman, kendisi için belirlediği hedeflere ulaşamamıştır" şeklinde konuştu. Bu açıklamalar, uluslararası ilişkilerdeki gerginliği artırmakta.

Rus lider, Ukrayna'ya fırlatılan füzelerin kıtalararası balistik füzeler olmadığını belirterek, yeni orta menzilli balistik füzelerin denemelerine başladıklarını da sözlerine ekledi. Ayrıca, hipersonik füzeler kullanma kararı aldıklarında bölgede yaşayan sivillerin önceden uyarılacağını ifade etti.

Putin, kendilerine yönelik saldırılar hakkında konuşarak, "Karşılık vermeye devam edeceğiz. Namlularını bize çevirenlerin askeri hedeflerini vurmak en doğal hakkımız" dedi. Bu da gösteriyor ki çatışma ortamı giderek daha tehlikeli bir hale geliyor.

Gelecekte daha büyük bir sıcak savaş ihtimali, uluslararası politikayı da derinden etkileyebilir. Savaşın boyutları arttıkça, dünya siyaseti üzerindeki sonuçları daha etkili bir şekilde gözlemlenmekte. Zira, şu an meydana gelen olaylar, sadece iki ülke arasındaki çatışmanın ötesinde, küresel güç dengelerini de sorgulatan bir durum yaratıyor. Tüm bu gelişmeler ışığında, dünya genelinde halkların ve devletlerin güvenliği için atılacak adımlar büyük bir önem kazanıyor.