Son yıllarda yapılan araştırmalar, rahim ağzı kanseri vakalarının genç kadınlar arasında hızla arttığını göstermektedir. Doç. Dr. Demirayak, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "İleri evre hastalıklarda büyük cerrahiler, kemoterapi ve radyoterapi gibi ağır tedavi yöntemleri gerekirken, bu süreç hastalar için oldukça yıpratıcı olmaktadır. Hastalığın evresi ilerledikçe nüks riski de artmakta, bu da erken teşhisin önemini artırmaktadır" dedi.

TARAMA TESTLERİ HAYAT KURTARIYOR!

Rahim ağzı kanseri tarama süreci oldukça kritiktir. 21 yaşından sonra veya ilk cinsel ilişkiden 3 yıl sonra başlayan tarama süreci, 30 yaşına kadar 3 yılda bir Pap Smear testi ile devam etmektedir. 30 yaşından sonra ise, 5 yılda bir Pap Smear ve yüksek riskli Human Papilloma Virus (HPV) DNA testi önerilmektedir. Doç. Dr. Demirayak, "Bu tarama testlerinin amacı, kanser öncesi lezyonları tespit etmek ve bu lezyonların kanserleşmeden önce rahim ağzından çıkarılmasıdır. LEEP veya konizasyon adı verilen işlemlerle bu lezyonlar ortadan kaldırılarak, kanserin önlenmesi hedeflenmektedir" şeklinde konuştu.

YÜKSEK RİSK GRUPLARINI UNUTMAYIN!

Ülkemizde bu tarama testleri aile hekimlikleri ve Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) tarafından yaygın şekilde uygulanmaktadır. Kadınlar, özellikle kendilerine ait sağlık geçmişlerini ve aile öykülerini göz önünde bulundurarak düzenli tarama yaptırmalıdır. Ayrıca, HPV aşısı ile HIV gibi diğer risk faktörlerinin de ortadan kaldırılması önemli bir önlem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu veriler ışığında, genç kadınların düzenli tarama yaptırmaları, sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmeleri ve sağlıklarını ciddiye almaları kritik bir öneme sahip. Unutmayın, erken teşhis hayat kurtarır!