Son günlerde Rusya, Ukrayna’daki savaşın ortaya çıkardığı şiddet olayları ile sarsılıyor. Özellikle, cepheden dönen askerlerin karıştığı vakaların sayısında ciddi bir artış gözlemleniyor. Bağımsız bir internet sitesi olan Verstka'ya göre, 242 kişinin savaş sonrası dönemde bu askerler tarafından öldürüldüğü ve 227 kişinin de yaralandığı rapor edildi.

Rusya'nın doğusundaki Artyom şehrinde yaşayan bir kadın olan Irina, bu şiddet olaylarının kurbanlarından biri oldu. Gece eğlenceden dönerken, “Ben özel askeri operasyondan bir gaziyim, seni öldüreceğim” diyen bir asker tarafından saldırıya uğradı. Olayın ardından polisler geldiğinde, saldırgan kendisinin Ukrayna'da savaşan bir asker olduğunu gösteren bir belge sundu ve bunun üzerine herhangi bir hukuki işlem yapılmayacağına dair iddialarda bulundu.

Savaş sonrasında hapisten çıkan pek çok kişinin benzer davranışlar sergilediği belirtiliyor. BBC'nin tahminlerine göre, paralı asker şirketi Wagner’in Ukrayna'da savaşmaları için 48 bin mahkumu görevlendirdiği öğrenildi. Yevgeni Prigojin’in geçen yıl bir uçak kazasında ölmesinin ardından bu tür atamalar Rusya Savunma Bakanlığı tarafından üstlenilmiş durumda.

Sosyolog Igor Eidman, bu durumun Rus toplumunu derinden etkilediğini ifade ediyor. Eidman, “Artık cezaevi mahkumu olanlar sıradan bir hayatın dışında kahraman muamelesi görüyor” derken, yaşananların toplumda şiddeti normalleştirdiğine dikkat çekiyor. Son dönemde, hapisten çıkanların suçları affediliyor; ancak aynı kişiler, tekrar suç işlediklerinde eski ceza sürelerinden daha hafif cezalarla karşılaşıyor.

Rus medyası tarafından kahraman olarak lanse edilen bu askerler, devlet yetkilileri tarafından “ülkenin yeni elit grubu” olarak tanımlanıyor. Zaman içerisinde ortaya çıkan çelişkili ve karmaşık sosyal yapılar, Rus toplumunun geleneksel değerlerinin sorgulanmasına yol açıyor.

2023 yılı itibarıyla, Rusya'da işlenen ciddi suç oranının yüzde 10 arttığı gözlemlendi. Bu yılın başında, hüküm giyen asker sayısının iki katına çıkması da dikkat çekici bir durum. Sosyolog Anna Kuleshova, şiddetin toplumda daha fazla kabul edilen bir hale geldiğini vurguluyor ve bu durumun, özellikle genç nesil arasında nasıl bir tahribat yaratacağı konusunda endişeler taşıdığını belirtmektedir.

Sonuç olarak, Rusya'daki bu şiddet olaylarının arkasındaki dinamikler, sosyolojik ve kültürel etmenlerin birleşimi üzerinden şekilleniyor. Savaşın yarattığı travmanın toplum üzerinde uzun vadeli etkiler bırakması ve bu durumun nasıl politize edileceği ise global ölçekte merak edilen bir konu.