İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun masasında yer alan çarpıcı bir rapor, Türkiye'nin Suriyeli muhalif gruplarla ittifak kurarak İsrail'in güvenliğine yönelik yeni ve güçlü bir tehdit oluşturma riskine dikkat çekiyor. Raporda, "Suriye'den gelen tehdit, İran tehdidinden bile daha tehlikeli bir hale gelebilir." ifadelerine yer verildi.

Nagel Komitesi tarafından hazırlanan bu raporda, Türkiye'nin yarattığı zorluklarla başa çıkabilmek için İsrail Savunma Bakanlığı'na gelecek beş yıl içerisinde yıllık 15 milyar şekel (yaklaşık 4.14 milyar dolar) ek bütçe önerisi sunuldu. Bu öneri, Türkiye ile olası çatışma senaryolarına hazırlıklı olmak amacıyla askeri yeteneklerin güçlendirilmesi gerekliliğini vurguluyor.

Netanyahu, rapor hakkında yaptığı açıklamada, "Orta Doğu'da köklü değişikliklere tanık oluyoruz. İran uzun zamandır en büyük tehdidimizdi ancak artık yeni güçler sahneye çıkıyor ve beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı olmalıyız. Bu rapor, İsrail'in geleceğini güvence altına almak için bize bir yol haritası sunmaktadır," dedi.

Raporda, İsrail'in uzun menzilli vurma kapasitesini artırmak için ilave F-15 savaş uçakları, yakıt ikmal uçakları, insansız hava araçları ve uydular satın alması gerektiği vurgulandı. Ayrıca, kısmen ABD ile ortaklaşa geliştirilen kısa-orta menzilli Demir Kubbe, orta-uzun menzilli Davud Sapanı, Arrow sistemleri ve yeni teknoloji olan Iron Beam (Demir Işığı) lazer tabanlı füze savunma sisteminin kabiliyetlerinin geliştirilmesi gerektiği ifade edildi.

Bununla birlikte, Ürdün ile olası diplomatik sonuçlarına rağmen, İsrail'in savunma stratejisinde önemli bir değişikliğin işareti olarak Ürdün Vadisi boyunca tahkim edilmiş bir güvenlik bariyeri inşasına dair önerilerde bulunuldu.

Bu raporun ardından, bölgede askeri gerginliklerin artması ve Türkiye ile olası bir çatışmanın kapıda olduğu korkuları gündeme geldi. Uzmanlar, bunun sadece bölgedeki güç dengelerini değiştirmekle kalmayıp, aynı zamanda uluslararası ilişkilerde de ciddi bir etki yaratabileceği konusunda uyarıyorlar.