İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) Naqoura üssüne ateş açmasının ardından büyük bir tepkiyle karşılaştı. IDF, Güney Lübnan'da görev yapan askerlerinin kendilerine yönelik acil bir tehdit tespit ettiğini ve bunun ardından ateşle karşılık verdiklerini açıkladı. İlk incelemelere göre, UNIFIL mevzisi vuruldu ve iki UNIFIL personeli yaralandı.

İsrail, UNIFIL personeline saldırılara karşı korunaklı bölgelere girmeleri talimatını verdi ve olayı derinlemesine incelemeye başladı. Lübnan Dışişleri Bakanlığı ise, İsrail’in UNIFIL kuvvetlerini hedef almasını uluslararası meşruiyeti ihlal eden tehlikeli bir adım olarak tanımladı.

Lübnan, İsrail ordusunun saldırılarının ardından iki askerin yaralandığına dair açıklamalar yaptı. Dışişleri Bakanlığı, UNIFIL güçlerinin sistematik olarak hedef alındığını ve bunun uluslararası hukuk açısından kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Bir İranlı üst düzey yetkili, İsrail'in daha önce yaptığı saldırılara misilleme yapılacağı uyarısında bulundu. İsrailli yetkililerin petroldüzeneklerin hedef alınması durumunda, İran'ın İsrail'deki üç ana petrol rafinerisini vuracağını belirtti.

Ayrıca, enerji santralleri ve nükleer tesisler gibi diğer stratejik altyapılara yönelik saldırıların da karşılık bulacağına dikkat çekti. Bu tür misillemelerin uluslararası hukuka aykırı olmayacağını da ifade etti.

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, İsrail'in Lübnan'daki Birleşmiş Milletler güçlerine yönelik saldırısını kesinlikle reddedilecek bir eylem olarak değerlendirdi ve barışçıl çözüm arayışına devam edeceklerini söyledi. Sanchez, İspanyalılara herhangi bir askeri malzeme satışı yapılmadığını beyan etti.

Arap ülkeleri, İran'ın tehditlerinin muğlak olmasına rağmen, petrol zengini Körfez ülkelerinin Amerikan güvenlik şemsiyesi altında olduklarını bilerek, olası saldırılara karşı tedbirli olmalarını önerdiler. ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri, Koalisyon ortaklarının İslam Devrim Muhafızları’nın tehditlerine karşı dikkatli olmalarını gerektiren bir durum olduğuna dikkat çekti.

Bu gelişmeler, dünya genelinde güvenlik endişelerini artırırken, 3. Körfez Savaşı'nın ayak sesleri olarak değerlendiriliyor. Tahran yönetiminin yapacağı her türlü misilleme, uluslararası hususlarda daha büyük çatışmalara yol açabileceği konusunda uyarılarda bulunuluyor.