"Güney İsrail'deki askeri bir üstte bulunan hücrede kelepçeli ve korku içinde tutulan bir Filistinli, beş asker tarafından kuşatıldığını gördü.

Beş yedek askerin, yerde yatan şahsı tekmelediği, yumrukladığı ve üzerine bastığı iddia ediliyor. Bu sırada, silahlar ve diğer kesici aletlerle saldırarak cinsel tacizde bulundukları da belirtiliyor.

Filistinli tutuklu, askerlerin kendisini o kadar sert bıçakladığını, bu durumun kalçasının delinmesine yol açtığını anlatıyor. Bu saldırılar, Filistinlinin delinmiş bir akciğer ve çatlamış kaburgalarla hastaneye kaldırılmasına sebep oldu.

Hapiste tutulan Filistinliye ise herhangi bir suçlama yöneltilmedi.

VAHŞETİ ANLATTILAR

İngiliz The Independent gazetesinin haberine göre bu durum, İsrail'de tutulan Filistinli tutuklulara yönelik işkence örneklerinden yalnızca biri.

Haberde, Birleşmiş Milletler'in (BM) bu ay başlarında İsrail güçlerini cinsel şiddeti bir "savaş yöntemi" olarak kullanmakla suçladığı dile getirildi.

BM raporunda, "Tecavüz ve cinsel organlara yönelik şiddet de dahil olmak üzere cinsel ve cinsiyete dayalı şiddet, İsrail'in en üst düzey sivil ve askeri liderliğinin açık emirleri veya örtülü teşvikiyle işleniyor" ifadeleri yer aldı.

Ancak İsrail, BM ile iş birliklerini reddederek raporun yazarlarını taraflı olmakla suçladı.

Bu vahşet iddiaları, 7 Ekim'de savaşın başlamasıyla birlikte artış gösterdi. Çatışmalara kısa bir ara verilmesine rağmen, İsrailli esirlerin sonuncusu henüz serbest bırakılmadı.

İsrail Ofer Hapishanesi'nde tutulan Filistinlilere yönelik muamele ve toplu tutuklamalar, Hamas-İsrail ateşkesinin çökmesi sonrası yeniden gündeme geldi.

Filistinli tutukluların sayısının neredeyse 10 bin'e yükseldiği tahmin ediliyor, birçok tutuklu ise herhangi bir suçlama olmaksızın ya da serbest bırakıldıktan sonra yeniden tutuklanıyor.

2023 Aralık ayında Gazze'de, gözleri bağlı Filistinli tutuklularla dolu bir kamyonun yanındaki İsrailli askerler ile ilgili yeni bilgiler ortaya çıktı.

İngiliz Independent, gözaltına alınanlar hakkında iddianameler, otopsi raporları ve yeminli ifadeler topladı.

Tutuklular, işkenceler, cinsiyet bazlı şiddet, uyku yoksunluğu ve tıbbi bakıma erişim eksikliği gibi kötü muameleleri aktardılar.

Gözaltında ölen bir Filistinliye ait otopsi raporu, şiddetli bir saldırı kanıtı buldu ve bunun sonucunda beyinde kanamaya yol açtığı belirlendi.

Bu hafta içinde, Filistinli Oscar ödüllü Hamdan Ballal, bir İsrail askeri tarafından tüfeğin dipçiğiyle vurulduğunu ve Batı Şeria'da 24 saat gözaltında tutulduğunu açıkladı.

İsrail ordusu ve cezaevi hizmetleri, tüm personelin yasalara uygun şekilde hareket ettiğini iddia ederken, herhangi bir istismar vakasının 'istisnai' olduğunu savunuyor.

Birkaç askerin iddianamesine göre, hepsi ağırlaştırıcı şartlar altında fiziksel yaralanmalara ve istismara neden olmakla suçlanıyor.

İsrail ordusu, bu olaylarla ilgili soruşturmaların devam ettiğini kabul etti ve tutuklulara kötü muamele edilmesinin kesinlikle yasak olduğunu bildirdi.

Hatta, gözaltında ölen Filistinlilerin aileleri için yazılan otopsi raporları hakkında birçok belge tespit edildi.

İsrail yasalarına göre, ölenlerin aileleri bağımsız bir doktorun otopsi sonuçlarını doğrulamasını talep edebilirken, bazı cesetlerin otopsi için Tel Aviv'deki Ebu Kabir Adli Tıp Enstitüsü'ne götürüldüğü bildiriliyor.

Raporda, yaşanan işkencelerin boyutuna dair detayların yer aldığı ifade ediliyor.

Örneğin, 13 Kasım 2023'te Megiddo hapishanesinde hayatını kaybeden bir Filistinli hakkında yazılan raporda, "Sol göğüste morluklar, altta kırık kaburgalar ve göğüs kemiklerinde hasar görüldü" denilmektedir.

Benzer şekilde, Aralık 2024’te Kishon hapishanesinde tutuklu iken ölen 45 yaşındaki bir adamda "çok sayıda fiziksel saldırı belirtisi ve aşırı kısıtlama kullanımı görüldü, bu da muhtemelen travmatik intrakraniyal kanamaya neden oldu" ifadeleri yer almakta.

Aileler adına tutukluların otopsisini inceleyen bir İsrailli doktor, "Bazı istismar belirtileri görmemiz, bunun muhtemelen buzdağının görünen kısmı olduğu anlamına geliyor" dedi.

Ekim 2023'te Batı Şeria’da gözaltında ölen bir adamın otopsisinde, kaburgalarının kırıldığını ve dalaklarının yırtıldığını, "kötü muameleye işaret eden" bulgular arasında yer aldı.

İsrail ordusu, herhangi bir yanlış yaptığını şiddetle reddederek, "İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), gözaltındaki tutuklulara yönelik sistematik kötü muamele iddialarını tamamen reddederken, gözaltındaki tutukluların haklarını güvence altına alarak İsrail yasalarına ve uluslararası hukuka uygun şekilde faaliyet göstermektedir" ifadelerini kullandı.

Öne çıkan bir başka husus ise, gözaltı merkezlerinde yaşanan kötü muamelelerin çoğunun iki merkezde yoğunlaştığıdır: işgal altındaki Batı Şeria'daki Ofer hapishanesi ve güney İsrail'deki Sde Teiman askeri üssüdür.

Sde Teiman'daki bir İsrailli gardiyan, Filistinlilere yönelik şiddet uygulanması yönündeki iddiaları dul olarak The Independent'a sızdırdı.

Kendisi ve birçok diğer askerin Gazze'den biriyle ilk kez karşılaştıklarında, bunun "evet, dövülmeleri gerekiyor, yapılmalı" şeklinde bir tavırla kendini gösterdiğini belirtti.

Bir asker arkadaşı, kendisine "Çeneni kapa solcu, bunlar Gazzeli, bunlar terörist, sana ne oluyor?" dediğini aktardı.

"Ellerini başlarının üstüne kelepçeledik, böylece fiziksel olarak çıkaramadılar," diyor.

"İnsanların [askerlerin] bu şeyleri yapmayı heyecanla beklediği açık. Onları cezalandırdık, evet. Onlara bağırdık da."

'SDE TEİMAN'DA İŞKENCE İDDİALARI'

Sde Teiman'da tutuklu Filistinliler, İsrail askerlerinin 'disko' olarak adlandırılan bir özel gözaltı odasında son derece yüksek sesli müzik çaldıklarını aktarıyor.

Ekim ayında ailesi tarafından güneyde yakalanan 38 yaşındaki Mohamed R., "Trans müziği, sorgulama öncesinde sizi psikolojik olarak zayıflatmak için tasarlanmıştı" yorumunu yapıyor.

Şubat ayında Han Yunus'ta tutuklanan, Sde Teiman'a götürülen ve bir ay sonra serbest bırakılan 59 yaşındaki mühendis Ahmed A., iki buçuk gece boyunca yüksek sesle müzik çalınan bir odada bırakıldığını ifade ediyor.

Ekim ayında güneyde yakalanarak Sde Teiman'da tutulan 41 yaşındaki Mustafa H, "Kıpırdadığınız her metrede dövüyorlar, vuruyorlar, hakaret ediyorlar, göz yaşartıcı gaz ve elektrik şoku kullanıyorlar" şeklinde anlatıyor.

Serbest bırakıldı ama yine gözaltına alınan kardeşlerinden birinin akıbeti hakkında hiçbir fikri yok, bazı insanların elektrik şokları nedeniyle kulaklarından kan geldiği için işitme duyularını kaybettiği söyleniyor.

Tutukluların tedavisini izleyen Filistinli hak grubu Addameer'den Jenna Abu Hasna, Filistinli tutukluların kendilerini bir yargıçla ve yasal temsilci olmadan görüntülü görüşmeye tabi tutularak mahkemeye çıkarıldığını belirtiyor.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi, savaşın patlak vermesinden bu yana Filistinli tutuklulara erişim izni verilmediğini vurguluyor.

İngiliz gazete bu durumu "benzeri görülmemiş bir durum" olarak nitelendiriyor.