ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan 2023 tarihinde uygulamaya koymayı planladığı "karşılıklı gümrük vergileri" konusunda, yetkililerden alınan bilgiler doğrultusunda daha "hedefli" bir yaklaşım sergileyeceğini duyurdu.

Bazı ülkelerin gümrük vergilerinden muaf tutulabileceği belirtilirken, çelik ve diğer metaller üzerindeki mevcut vergilerin kümülatif olmaması da gündeme geldi. Bu gelişmeler, ABD ekonomisinin global açılımlarında önemli bir değişim yaratma potansiyeli taşıyor. Trump'ın ticaret politikaları, dünya genelindeki pek çok ülkeyi de etkilemekte.

Yetkililerden biri, Trump’ın gümrük vergileriyle hemen etki yaratmayı hedeflediğini ve açıklanan oranların kısa sürede yürürlüğe girmesinin planlandığını belirtti. Ayrıca, yalnızca ABD’ye gümrük vergisi uygulamayan ve ticaret fazlası verdiği ülkeler için gümrük vergisi uygulanmayacağı ortaya çıktı.

Trump, 2 Nisan tarihini "Amerika için kurtuluş günü" olarak nitelendirerek, bu uygulamanın ülkesine "on milyarlarca dolar" getireceğini vurguladı. Ayrıca, geçtiğimiz günlerde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından, Türkiye’ye uygulanan yaptırımları kaldırmayı değerlendirdiği ve F-16 savaş uçaklarının satışını tamamlamaya yardımcı olma niyetinde olduğu belirtildi.

Trump, iki ülke arasında bir anlaşma olması halinde Türkiye’ye F-35 uçakları satma fikrini de gündeme getirdi. Haberlere göre, bu anlaşmanın S-400 füzelerinin kısmen sökülmesi ya da Türkiye’de ABD kontrolündeki bir üsse taşınmasını kapsayabileceği ifade ediliyor.

Konu hakkında bilgi sahibi bir kaynağa göre, Trump'ın ekibi, Türkiye'nin ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) kapsamında uygulanacak yaptırımlardan nasıl kaçınabileceğine dair hukuki ve teknik analiz talep etti. Bu durum, uluslararası ticaret baskıları altında sıkışan Türkiye'nin ekonomik ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi gerektiği anlamına geliyor.

Sonuç olarak, Trump'ın hedefli tarife ve yaptırım stratejileri, yalnızca ABD için değil, dünya genelindeki ticaret dengeleri için de büyük bir rol oynayacak gibi görünüyor. Uluslararası ilişkilerin dinamiklerini değiştirmesi beklenen bu gelişmeleri takip etmek önemli hale geliyor.