Bilim

Tuz Gölü'nün Endemik Türleri, Kuraklığa Dayanıklı Bitkilere Geçirilecek

2024-10-12

Yazar: Hatice

Son yıllarda Türkiye'nin tuz çölleri arasında en dikkat çekeni olan Tuz Gölü, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda bitki çeşitliliğiyle de ön plana çıkıyor. Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuna Uysal liderliğindeki proje, Tuz Gölü çevresindeki endemik bitki türlerinin genetik özelliklerini araştırmayı ve bu genlerin kuraklık dönemlerinde bile yaşayabilen buğday, arpa, çavdar, yonca gibi tarım bitkilerine aktarılmasını amaçlıyor.

Projenin en önemli hedeflerinden biri, tuzlu ortamlarda büyüyerek ayakta kalabilecek bitkilerin genetik karakterizasyonlarını yapmak. Uysal, "Tuz Gölü, 70'ten fazla lokal endemik bitki türü ile temsil ediliyor. Bu türlerin genetik özellikleri üzerinde yapılan çalışmalar, gelecekte tarımın sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahip" dedi.

Prof. Dr. Uysal, projenin yalnızca insan besini ile sınırlı kalmadığını, dünya iklimindeki değişikliklerin iklimsel zorlukların yanı sıra tarımsal üretkenliği tehdit ettiğine vurgu yaptı. "Karbondioksit seviyelerinin artması, radyasyonun nostroluk etkisi ve sıcaklık değişimleri gibi faktörler, bu gen kaynaklarını koruma altına almak için ciddi riskler oluşturuyor. Bu türlerin genlerine dayanarak kıraç alanlarda üretim yapılmasını sağlamak hedefimiz" dedi.

Tuz Gölü, bilim dünyası için önemli bir laboratuvar işlevi görüyor. Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kuddusi Ertuğrul, "Tuz Gölü'nün içinde barındırdığı biyolojik çeşitlilik, Türkiye'nin ve dünyanın dikkatini çeken bir alan. Şu anda dünya ölçeğinde koruma altına alınmış yaklaşık 30 bitki türü mevcut. Bunlardan 13'ü Uluslararası Koruma Sözleşmesi kapsamında, 5'i ise Avrupa Koruma Sözleşmesi kapsamında bulunuyor. Türkiye, biyoçeşitlilik için yaptığı anlaşmalar gereği bu türleri korumak zorundadır" diye belirtti.

Ancak Tuz Gölü'nün zengin ekosisteminin korunması gerekmektedir. Şu anda çeşitli iklimsel tehditler, bu endemik türlerin varlığını riske atarken, araştırmaların hızla ilerlemesi, bu türlerin gelecekte daha zor şartlarda hayatta kalma şansını artıracaktır. Eğer bu genetik bilgi gelecekte daha tuzlu ve kurak topraklarda aktarılabilirse, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği mümkün hale gelebilecektir. Bu tür koruma çalışmalarının önemi, sadece Türkiye için değil, tüm dünya için büyük bir kazanç sağlamakta.