Uzaktan bakınca mutlu sonla biten bir peri masalı, gerçekte tam bir korku filmi! Annesine 10 günlükken öldüğü söylendi ama... 'Seni bizden almak isteyen kötü bir kadın var'
2024-11-24
Yazar: Ahmet
Delimar Vera, 6 yaşındayken annesi Carolyn Correa'dan hayatı boyunca unutamayacağı o cümleyi duydu: "Seni bizden almak isteyen kötü bir kadın var ama sen ona izin vermezsin, de değil mi?" Annesine asla gitmeyeceğine dair söz verip kötü kadını kovalayacağını söyleyen Delimar, "20 yıl sonra geriye dönüp baktığımda arsız bir çocuk olduğumu düşünüyorum" dedi. Bu tuhaf konuşmanın bugün hala tüylerimi ürperttiğini de ekleyen Delimar, genç yaşına rağmen filmlere ilham veren bir hayat yaşadı.
26 yaşındaki Delimar'ın öyküsü, korku filmleriyle peri masallarının bir karışımı. Bu ayın başlarında İngiltere'de yayınlanan "Back from the Dead: Who Kidnapped Me?" (Ölümden Döndüm: Beni Kim Kaçırdı?) belgeseline de konu oldu.
Delimar, Aralık 1997'de ABD'nin Philadelphia eyaletinde doğdu. Anne ve babası Porto Rikolu Luz Cuevas ile Pedro Vera'ydı.
Delimar henüz 10 günlükken evlerinde elektrik kaçağı kaynaklı olduğu düşünülen bir yangın çıktı. Yangın söndürüldükten sonra bebeğin uyuduğu odada yapılan incelemelerde Delimar'a ait hiçbir iz bulunamadı. Oda tamamen tahrip olmuştu ve bu nedenle Delimar'ın öldüğü varsayıldı.
Adli tabip, bebeğin yangında tamamen yandığını ve bu nedenle iz bulunamadığını belirtti. Luz Cuevas bu açıklamaya inanmadı ancak kimseyi ikna edemedi.
Cuevas, 6 yıl sonra katıldığı bir doğum günü partisinde kaybettiği bebeğini gördü. Gülümsemesi, gamzeleri ve ruhu aynıydı. Delimar'a göre Cuevas, "kan çekmişti".
Cuevas, bir şekilde kızının saçlarından birkaç tel alıp DNA testi yapılması talebiyle en yakın polis karakoluna gitti. Yapılan kapsamlı analizlerin ardından gerçek ortaya çıktı: Söz konusu kız çocuğu gerçekten Cuevas'ın kızı Delimar'dı.
Carolyn Correa’nın, bebeği Philadelphia'dan New Jersey’e kaçırdığı, adını da Aaliyah olarak değiştirdiği ve kendi çocuğu gibi büyüttüğü belirtildi. Delimar, The Guardian’a yaptığı açıklamada, "Carolyn'in bahsettiği kötü kadının gerçek annem olması inanılmaz bir şey" dedi.
DNA testinin sonucunda Delimar, yeniden öz annesi Cuevas'a verildi ve Correa çocuk kaçırma suçlamasıyla cezaevine gönderildi. Olay, medyada çok geniş yer buldu. Sadece ABD’de değil tüm dünyada manşetlere taşındı ve bir televizyon filmine konu oldu. Herkes yaşananlara "mutlu son" gözüyle bakarken, Delimar için gerçekler çok daha zor ve karanlıktı.
Küçük kız 6 yaşında yepyeni bir hayata başlamak zorunda kaldı. Yeni bir ailesi, yeni kardeşleri vardı. Yeni bir şehirde yeni bir okula başlaması gerekiyordu. En önemlisi de dil sorunu vardı. Delimar'ın öz annesi ve babası İngilizce, küçük kız ise İspanyolca bilmiyordu.
O güne kadar kendini Aaliyah olarak bildiğini belirten Delimar, "Adım da değişti. Başta Delimar isminden nefret etmiştim. 'Bu ne biçim isim, Delaware gibi' diye düşünüyordum. İnsanlar bana seslendiğinde dönüp bakmıyordum bile. Eski adımı istiyordum!" dedi.
Uzun bir süre boyunca yeni hayatının geçici olduğuna inandığını da sözlerine ekleyen Delimar, "Eski kardeşlerimle plajda çekilmiş bir fotoğrafım vardı. Ona bakıp 'Yakında geri döneceğim, onları yine göreceğim' diyordum" diye anlattı. Medyadaki fotoğraflarda yeni ailesinin kollarında olduğunu, onu öptüklerini belirterek, "Hiç kimseyi 'İyi misiniz? Yardıma ihtiyacınız var mı?' diye sormadan geçti gitti" dedi.
Polisin ve kamuoyunun odaklandığı çocuk kaçırma olayıydı. Ancak hiç kimse aradan 6 yıl geçtiğini ve bunun yaratabileceği bariz sorunları görmüyordu.
Gerçekten de Delimar’ın Aaliyah olarak geçen yılları, anlam veremediği tuhaflıklarla doluydu. Örneğin, kardeşleri ondan yaşça çok büyüktü; biri ergenlik çağında diğeri ise neredeyse 30 yaşındaydı. Correa, pek fazla evde olmayan bekar bir anneydi. Zamanının çoğunu çalıştığı eczanede geçiriyordu. Delimar, Correa'nın akrabalarıyla kaldığı zamanların çok olduğunu belirtirken, "Şaşıracaksınız ama ailedeki o kadar insan arasından en az hatırladığım kişi Carolyn. Bence travma bir şekilde bazı kişileri hayatınızdan engelliyor" dedi.
Delimar, Carolyn Correa hakkında hatırladığı her şeyin olumlu olmadığını da belirterek, "Çok dikkat çekici bir kadındı. Genelde çok karizmatik ve komik bir insandı ama aynı zamanda ondan kaçtığımı da hatırlıyorum" dedi. Correa’nın gaddar bir insan olabileceğini de sözlerine ekleyen Delimar, "Üzerinde yuvarlak zımbalar olan bir kemeri vardı. Bana o kemerle vurduğunda vücudumda yuvarlak izler kalırdı" dedi.
Delimar, kendisini asıl korkutan kişinin Correa’nın partneri olduğunu da belirterek, "İlerleyen dönemde aşırı dozdan öldüğünü duydum. Biz birlikte yaşarken madde kullanıyor muydu bilmiyorum ama bu durum pek çok şeyi açıklayabilir. Çok ama çok kötü bir insandı; psikozlu biriydi" ifadesini kullandı.
Delimar, çiftin odasındaki bebeklik yatağına sığamaz hale geldiği için her gece başka bir yerde yattığını vurgulayarak, "Carolyn beni sevdiğini hissediyor muydum? Pek sayılmaz. Ama bugün bile hissettiklerimi yutan bir insanım. Elimden geldiğince mutlu ve neşeli olmaya çalıştım. Sanırım pek çok konuda bir inkar içindeydim" dedi.
Delimar’ın öz annesiyle tanıştığı doğum gününde yaşadığı ilk karşılaşmayı, "Onu görünce, 'Bu ne kadar güzel bir kadın böyle' diye düşündüğümü hatırlıyorum" dedi. Ancak o sırada yaşananlar "kan çekmesi" ile açıklanamayacak kadar karmaşıktı. Cuevas, küçük kızın kendi çocuklarına benzerliğini fark etmiş ve kızının annesi olduğunu iddia eden kadının yangının çıktığı gece evlerinde olduğunu hatırlamamıştı. (Delimar'ın babası Pedro Vera ile Correa uzaktan akrabaydı.)
Correa’nın Delimar’ı neden ve nasıl kaçırdığı bugün hala bilinmiyor ancak belgeselde birkaç ihtimalden bahsediliyor. Bunların başında Correa’nın yeniden hamile kalmak istemesi geliyor. Dahası, kadının hamile olmadığı halde ailesine, arkadaşlarına ve hatta doktorlara "Hamileyim" dediği anlatılıyor.
Aynı zamanda kadının suç sicilinin kabarık olmasının da bir faktör olabileceği düşünülüyor. Çalıştığı iş yerinde hırsızlıkla ve kundakçılıkla (bir çöp kutusundan yangın çıkarmak) suçlandığı ve küçük bir bebek annesi olmanın cezasını azaltabileceği ihtimali üzerinde durulduğu ifade ediliyor.
En karanlık ve yıkıcı teori ise Luz Cuevas tarafından yıllardır güçlü bir şekilde savunuluyor. Buna göre, bebeği kaçırma planını Correa ve Delimar’ın babası Pedro birlikte yaptılar. Bunun sebebi Pedro Vera’nın bebeğin kendisinden olduğuna asla inanmamasıydı. Delimar’ın doğum belgesinde baba adı kısmı boş bırakılmıştı. Nitekim Delimar’ın Correa ile yaşadığı yıllarda Cuevas ve Vera ayrıldı.
Pedro Vera, kızının kaçırılmasında bir rolü olduğu iddiasını kesin bir dille reddediyor. Dahası, kendisi hakkında yapılmış resmi bir şikayet de bulunmuyor. Ancak bu durum, Delimar’ı yeni hayatında zorlayan bir başka detay olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Küçük kız o dönemde öz annesi ve 3 erkek kardeşiyle yaşamaya başlamıştı ama iki haftada bir hafta sonlarını babasıyla geçiriyordu. Delimar, "Gerçekten çok zor ve çetrefilli bir durumdu. Annemin bu teoriye neden inandığını anlayabiliyordum ama inanmak istemiyordum, o yüzden bir şekilde kafamda engellemiştim. Babam koca bir çocuk gibiydi; eğlenceliydi, birlikte harika vakit geçiriyorduk. Sanki bir kardeşle vakit geçirmek gibiydi" dedi.
Delimar, ailesindeki yetişkinin annesi olduğunu da sözlerine ekleyerek, "Çok güçlü bir Latino kadınıdır. Haklı olarak çok sertti. Beni bir kez kaybetmişti ve dış dünyaya karışmam onu dehşete düşürüyordu" ifadelerini kullandı. Cuevas, "Kız çocuğusun sen, mahremiyetini korumak zorundasın" diyerek Delimar’ın odasını kardeşlerinden ayırmıştı. Küçük kız, hayatında ilk kez İspanyol yemekleri yemeye başlamıştı. "Carolyn'in evinde çok büyük yemekler yediğimizizi hiç hatırlamıyorum. Çok aç olduğumda kardeşim bisküvisinin yarısını bana verirdi" diyen Delimar ekledi: "Öz annem tabağıma üç kişilik yemek koyardı ve hepsini bitirmek zorunda olduğumu söylerdi. Carolyn'in aksine ev çok temizdi. Kendi yatağınızı toplamak ve bulaşıkları yıkamak zorundaydınız. 8 yaşıma geldiğimde kendi çamaşırlarımı yıkıyordum." Delimar, şimdi düşündüğünde annesinin bunu kendi iyiliği için yaptığını inandığını belirterek, "Annem çok sıcak ve yumuşak bir insan değildir. Vıcık vıcık olmaz. Sarılmakta zorlanır, öyle yetiştirilmediği için 'Seni seviyorum' demez. Bunu göstermek için farklı yolları vardır" dedi. Halbuki, çocukken bu durumun kendini yalnız hissetmesine neden olduğunu ifade eden Delimar şöyle devam etti: "9 yaşında 'Kimseye bel bağlamayacağım, bağımsız olacağım' diye düşündüğümü hatırlıyorum. 12 yaşında annem ve ben gerçekten çok çatışıyorduk. Olan biteni gerçekten hazmetmeye başlamıştım: Ben kaçırılmıştım, böyle bir şey gerçekten olmuştu. Çok ama çok öfkeli bir insandım. Ergenlik hormonlarım da devredeydi. Konuşabileceğim kimse yok gibi geliyordu. Kontrolü kaybedip depresyona girdim ama annemin kültüründe böyle duygular yoktur. Dişinizi sıkıp hayatınıza devam edersiniz." Nihayetinde Delimar, annesinin evinden ayrılıp babasıyla birlikte yaşamaya başlamış, ancak onunla olan ilişkisi de bir noktada kopmuştur. Delimar, "Bir keresinde tartışırken bana, 'Bu yüzden seni annen bile istemiyor' dedi. O anda bunun doğru olduğunu hissettim ve patladım. Babamın odasına gidip üvey annemin tüm parfümlerini yere attım. O gün babam bana ilk ve son kez vurdu" derken bu olaydan sonra sosyal hizmetlere sığındığını ve ekledi: "15'inci yaş günümde bir yurtta kalıyordum ve ebeveynlerimin hiçbiri beni aramadı." 20 yaşında hayatını rayına oturtmayı başaran Delimar, "Sonraki birkaç yıl kendimle ilgilendim. Gazete sattım, Meksika restoranlarında çalıştım. Bazen yurtta kalıyor, bazen alıp başımı gidiyordum. Bir dairede oda tutuyordum ya da bir arkadaşımın vaftiz babasıyla kalıyordum ki bu adam aslında tam bir sapıktı. Uzun bir süre boyunca kendimi değersiz hissettim, belli şeyleri hak etmediğimi düşünüyordum" dedi. 19 yaşındayken Philadelphia’nın en kötü mahallelerinden birinde yaşadığını ve şiddet dolu bir ilişkisi olduğunu da anlatan Delimar, "Erkek arkadaşım markete belinde silahla giderdi. Vahşi Batı'da gibiydik. O da tam bir deliydi" diye konuştu. Delimar’ın hayatı, 20 yaşında bir kez daha değişti. Bir şekilde hayatını yoluna koyma gücünü bulduğunu söyleyen Delimar, "Bir şeyler değişti. Sanırım kendimden bıkmıştım. Kendime üzülmekten ve kurban olmaktan bıkmıştım. Herkesin sizin için sizin kendinize üzüldüğünüz kadar üzülmeyeceğini idrak ediyorsunuz. Bunu kabul etmek ve daha iyisini yapmak zorundasınız. Ben çok daha olgun bir insan oldum. Para biriktirmeye başladım ve bir gün erkek arkadaşımla işteyken eşyalarımı bir kamyona yükleyip oradan ayrıldım" dedi. Kendine ait bir daire tuttuğunu da sözlerine ekleyen Delimar, "Küçücük bir yerdi ama benimdi ve buna bayılıyordum" diye belirtti. 2018 yılında şu anki eşi olan Isaiah ile tanıştığını söyleyen Delimar, "Şiddet uygulayan erkek arkadaşım, beni ailemden uzaktayken bırakmıştı. Annem onunla tanışmıştı ve hiç sevmemişti. Isaiah ise tam tersi beni aileme yöneltti. Onlarla daha fazla zaman geçirmeye başladık" ifadelerini kullandı. Delimar şimdi ailesiyle yakın olduğunu ve ekledi: "Babam Porto Riko’da yaşıyor ama beni arıyor ve bir saat konuşuyoruz. Annemle haftada birkaç kez konuşuyoruz. Bayramları birlikte geçiriyoruz. Erkek kardeşlerim en yakın arkadaşlarım oldu."
Delimar'ın hikayesi üzerine çekilen filmin başrollerinde Judy Reyes ve Ana Ortiz yer alıyor.
Anne'ler belgeselde yok
Delimar, belgeselin çekim sürecinin iyileştirici bir etkisi olduğunu söyledi. Bu süreçte en önemli gelişme, Correa ile yaşadığı dönemde Delimar’a bakan "teyzesi" Antoinette ile yeniden bağ kurması oldu. Belgesel sayesinde Delimar, babasına "Kaçırılmamda payın var mı?" diye sorma fırsatı da elde etti. Öte yandan Luz Cuevas ve kendisine verilen 9 ila 30 yıl hapis cezasını tamamlayıp serbest kalan Carolyn Correa belgeselde konuşmayı kabul etmedi.
Nihayetinde cevapsız soruların neredeyse hiçbirinin yanıtlanamadığı, ancak Delimar, "Ben bunu kabullendim. İlerleyebilmemin tek yolu bu. 'Şimdi'me odaklanmak zorundayım" diye konuştu. Şu an oldukça sakin bir hayat yaşadığını söyleyen Delimar, "Çocukken çok girişkendim ama şu an içe dönük biriyim" dedi.
Halen Philadelphia'da yaşayan Delimar, zamanının çoğunu eşi ve 11 yaşındaki üvey oğlu ile geçirdiğini belirterek, "Çoğunlukla evden çalışıyorum. Bana kedim ve köpeğim eşlik ediyor. Bazen tüm bunların yaşandığını unutuyorum" ifadelerini kullandı.
Delimar zamanla ismine de alıştığını söyledi ve sözlerini şöyle noktaladı: "Bir yetişkin olarak adıma bayılıyorum. Bu ismi taşıyan başka kimseyi tanımadım. Ayrıca anneme çok benzediğimi keşfettim. Annem bana çok şey öğretti. Zor günler geçirdik ve o zamanlar bunun kıymetini bilmiyordum ama bana güçlü olmayı, bağımsız olmayı, evi çekip çevirmeyi, çocuk bakmayı öğretti. Gülüşümüz ve espri anlayışımız aynı. Kocama biraz tavır yaptığımda hep, 'Annemin suçu. Ondan almışım bunu' diyorum.