Gri madde, beyin üzerindeki hafıza, duygular ve bilgi işlemesi gibi zihinsel fonksiyonlar ile ilişkilidir ve daha çok korteksin derinliklerinde yer alır. Beyaz madde ise sinyallerin hızını artırmak ve bilgi işleme açısından kritik bir yapıdır.

Bir araştırmanın başyazarı Yumnah Khan, "Doğumda belirlenen cinsiyet farklılıklarının birçokunun yetişkinliğe kadar uzandığını görüyoruz," dedi. Araştırmaya göre, kız bebeklerinin hafıza ve duygusal düzenleme ile ilgili gri madde alanları daha genişken, erkek bebeklerinin duyusal işlem ve motor kontrol ile ilgili gri madde bölgeleri daha büyüktür.

Bu bulgular, erkeklerin fiziksel çevreye daha fazla farkındalık göstermesi ve yön bulma konusunda daha iyi olabileceğini, kadınların ise duygusal farkındalık ve hafıza işlemede öne çıkabileceğini önermektedir.

Farklı çalışmalar ise bu bulguları güçlendirmektedir. 2021 yılında Rosalind Franklin Tıp ve Bilim Üniversitesi uzmanları, erkek ve kadın beyinleri arasında anlamlı bir fark olmadığını bildirdi. Baş yazar Dr. Lise Eliot, "Beyindeki farklılıklar daha çok beyin büyüklüğüne bağlıdır," ifadelerini kullandı.

Öte yandan, 2017'de yapılan bir başka araştırma, kadınların prefrontal korteksinde daha yüksek aktiviteye sahip olduğunu ve bunun kadınların odaklanma ve dürtü kontrolünde daha iyi olabileceklerini gösterdi.

Uzmanlar, bu bulguların toplumdaki cinsiyet rollerinin algılanışını da etkileyebileceğine dikkat çekiyor. Cinsiyet farklarının yeterince anlaşılmaması, hem bireylerin kendi potansiyellerini gerçekleştirme konusunda engeller oluşturabiliyor, hem de toplumun bu konudaki ön yargılarını pekiştirebiliyor. Beyinlerimiz arasındaki farklar, sadece bilişsel yeteneklerle sınırlı kalmayıp sosyal ilişkiler ve duygusal deneyimlere kadar uzanan karmaşık bir yapıyı da temsil ediyor. İkili düşünceler yerine, her bireyin kendine özgü yetenekleri olduğunu kabul etmek, daha sağlıklı bir toplumsal anlayış geliştirmemize olanak tanıyabilir.

Sonuç olarak, cinsiyetin beynin işleyişi üzerindeki etkilerini anlamak; eğitim, kariyer ve sosyal yaşamda daha adil bir düzenin oluşmasına katkı sağlayabilir. Beyinler arası farklılıkları kabul ederek, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda önemli adımlar atabiliriz.