Volkswagen CEO'su Thomas Schaefer, maliyetleri azaltmak için 4 milyar avroluk (yaklaşık 143 milyar 950 milyon lira) bir planın parçası olarak işten çıkarmalar ve fabrika kapatmaların kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

Ekim ayında, Alman otomobil üreticisi Volkswagen'in Almanya'da en az üç fabrikayı kapatmayı ve büyük ölçekli işten çıkarmalar yapmayı planladığı bildirilmişti. Bu adımların arka planında artan maliyetler ve rekabetçi baskılar yatıyor.

Volkswagen işçilerini temsil eden Volkswagen İş Konseyi Başkanı Daniela Cavallo, şirketin genel merkezinin bulunduğu Wolfsburg'da yaptığı açıklamada, 'Yönetim kurulu Almanya'daki en az üç Volkswagen fabrikasını kapatmak istiyor.' dedi.

Sendikalar da durumu eleştirerek, şirketi grevle tehdit etti. İşçilerin beklentisi, hem ücret hem de kapasite konusundaki müzakerelerde fabrika kapanışlarını ve büyük işten çıkarmaları içermeyen bir uzlaşma sağlamaktı.

CNBC-e'nin haberine göre Schaefer'in açıklamaları, sendika ile olan anlaşmazlığı daha da derinleştirdi. Schaefer, mevcut durumun sürdürülebilir olmadığını belirterek, 'Sonuçta, maliyetleri ve aşırı kapasiteleri azaltmak zorundayız. Sadece geçici çözümlerle bu sorunu erteleyemeyiz, çünkü bu ilerleyen zamanlarda çok ciddi sonuçlar doğurabilir.' diye ekledi.

Schaefer ayrıca, işten çıkarmaların çoğunlukla normal emeklilik ve iş gücü azalması yoluyla gerçekleşeceğini belirterek, 'Bu süreç çok uzun sürecek. 2035 yılına kadar durumu ertelemenin bir anlamı yok. O zamana kadar rakiplerimiz bizi çoktan geride bırakır.' dedi.

Volkswagen'in yeniden yapılanma sürecinin 3-4 yıl içinde tamamlanması gerektiğini vurgulayan Schaefer, Almanya'daki iş gücü maliyetlerinin, rakiplerine ve şirketin doğu Avrupa'daki tesislerine göre neredeyse iki kat daha fazla olduğunu belirtti.

CEO, Almanya'daki fabrika kapanmalarını önlemek için bir şans olmadığını ifade ederek, 'Potansiyel kapanmalar yalnızca otomobil üretim tesisleriyle sınırlı kalmayacak, aynı zamanda bileşen üretim tesislerini de kapsayabilir.' ifadesini kullandı.

Alman otomobil endüstrisinin karşı karşıya olduğu bu durum, sektörde büyük kayıplara yol açabilir. Ekonomik kriz ve yüksek maliyetler nedeniyle birçok çalışan sendikaların öncülüğünde haklarını savunmak için grev yapabileceği belirtiliyor. İşçi kıyımları yalnızca Volkswagen’i değil, aynı zamanda tüm sektörü derinden etkileme potansiyeline sahip.

Sonuç olarak, Volkswagen’in geleceği belirsizliğini korurken, çalışanların endişeleri de artıyor. İlgili tüm tarafların bir araya gelerek yapıcı çözümler bulması kaçınılmaz görünüyor.